Yazılı basında 10-16 Nisan 2017 haftasında nefret söylemi üreten üç haber seçildi. Ermeniler, Yunanlar ve Suriyelilere yönelik nefret söylemi içeren bu örnekleri ve haklarında yazılmış analizleri aşağıda bulabilirsiniz.1


1.

Sözcü, 14 Temmuz 2017

Yılmaz Özdil, "15 Temmuz afişleri" başlıklı yazısında, "Türkiye'de askerlik çağında 425 bin Suriyeli yaşıyorken, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin mevcudundan daha fazla sayıda eli silah tutacak Suriyeli varken, bunlar plajlarda nargile içip, götünü gezdirirken, üstüne para ödenirken... Mehmetçik Suriye'de şehit olmuyor mu" sözleriyle, iki halk arasında 'biz ve onlar' karşıtlığı kurarak Suriyelileri aşağılıyor ve onlara yönelik olumsuz genellemelerde bulunuyor. Böylece, Suriyeli mültecilere yönelik toplumda mevcut olan bir önyargıyı körüklüyor; nefreti ve ayrımcılığı güçlendiriyor.


2.

Bursa'da Meydan, 12 Temmuz 2017

Bursa'da Meydan gazetesinin, "İzmir'e çıkan Yunan neyse FETÖ de odur" başlıklı haberinde, AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ün, "FETÖ dini bir örgüt değildir. İzmir'e çıkan Yunanlar ne ise FETÖ de odur" sözleri, tırnak içine alınmadan doğrudan başlığa çekiliyor. Böylece gazete, Yunanlara yönelik geçmişten gelen düşmanlık algısını körükleyen bir söylemi onaylıyor ve yaygınlaşmasına ortaklık ediyor.


3.

Manisa Hürışık, 11 Temmuz 2017

Seyfettin Ayakyay, “ERMENİSTAN VAHŞETİ” başlıklı köşe yazısında, “Ancak ermeni kan emici vampirlerin Azerbaycan topraklarında 04 TEMMUZ 2017 tarihinde tecavüz ateşi ederek masum insanlara haince saldırısı sonucu katlettiği 17 Aylık Zehra bebek için dünya sessiz kalıyor nedense!” sözleriyle, Ermenileri şiddet ve katliamla ilişkilendiriyor. Yazar böylece, Ermenilere yönelik olumsuz algıları ve nefreti körüklüyor.


1. Nefret söylemi odaklı sistematik medya izleme çalışması kapsamında, tüm ulusal gazeteler ve sayısı 500’ü bulan yerel gazete önceden belirlenen anahtar kelimeler üzerinden (ör. hain, dönme, mülteci, Hıristiyan, Yahudi, bölücü vs.) medya takip merkezi aracılığıyla taranıyor. Bu anahtar kelimeleri içeren haber ve köşe yazıları günlük olarak okunuyor (gazetelerin hafta sonu baskıları hariç) ve nefret söylemi içeren yazılar tespit ediliyor. Esas olarak ulusal, etnik ve dini kimlik temelli nefret söylemine odaklanılırken cinsiyetçi ve homofobik/transfobik söylemler de tarama kapsamına alınıyor.