14 Mayıs günü yapılacak olan seçim öncesinde, siyasilerin demeçlerine yer veren yazılı basın haberlerini anahtar kelimeler aracılığıyla taradık. 3 Nisan-9 Mayıs 2023 tarihlerini kapsayan bu tarama sonucunda siyasilerin bazı demeçlerinde ayrımcı söylem ve nefret söylemi ifadelerinin kullanıldığını tespit ettik. Bu ifadelerin ulusal ve yerel basına nasıl yansıdığını analiz ettik.
Bu tarihler arasında yayımlanan 21.355 haberin 11’inde siyasilerin etnik, dini ve ulusal kimlikleri, cinsel kimlik ve yönelimleri hedef alan nefret söylemi ifadeleri yeniden üretilirken*; 173 haber içeriğinde ayrımcı söylem üretildi.
Tespit edilen ayrımcı söylem ve nefret söylemi içeriklerinin %30’u ulusal gazetelerde, ve %70’i yerel gazetelerde yer aldı. Nefret söylemi içeriklerinin ulusal ve yerel gazetelerdeki dağılımına göre farklı sonuçlar gözlemliyoruz. Çünkü yerel gazeteler yayımlandıkları bölgelerde okuyucu kitleleriyle doğrudan temas halinde bulunuyorlar. Yerel gazetelerde çıkan haber ve köşe yazıları okuyucularına doğrudan temas ettiği için bu gazetelerdeki nefret söylemi içerikleri okuyucuların gündelik hayatlarında daha etkili olabiliyor.1
- Ayrımcı söylem ve nefret söylemi içeren 184 haberin 126’sı siyasilerin göçmen ve mülteciler hakkındaki demeçlerini konu ediniyor. Göçmen ve mültecileri konu edinen demeçlerin aktarıldığı 28 haberin 19’unda mültecilerin güvenlik sorunu olarak ele alındığını ve mültecilere yönelik doğru bilinen yanlışların yeniden üretildiğini gözlemledik. Söz konusu söylemlerin tırnak işareti kullanılmadan aktarılması yoluyla haberlerin altısında mülteciler yeniden hedef gösterildi.
- Ayrımcı söylem ve nefret söylemi içeren 184 haberin 16’sı Afganların Türkiye’ye düzensiz yollarla geçişi hakkındaki açıklamaları konu edindi. Bu haberlerin ikisinde tırnak işareti kullanılmadan aktarılan demeçler yoluyla nefret söylemi içeren ifadeler yeniden üretildi. Analiz edilen bu örneklerde, Afgan kimliği ‘kaçak’ olarak nitelendirildi ve olumsuz sıfat kullanımıyla hedef gösterildi. Afgan kimliğinin potansiyel bir tehdit olduğu algısı yaratılarak Afganlara yönelik mevcut önyargılar pekiştirildi.
- Ayrımcı söylem ve nefret söylemi içeren 184 haberin 36’sı siyasilerin LGBTİ+’larla ilgili söylemlerine dairdi. Dört haberde, siyasilerin LGBTİ+’lara yönelik nefret söylemi içeren ifadelerine yer verildi ve tırnak işareti kullanılmadan aktarım yapılarak nefret söylemi yeniden üretildi. İncelenen haberlerde LGBTİ+’lar ‘dayatma’, ‘sapkın’, ‘sapık’ gibi olumsuz sıfat kullanımlarıyla hedef gösterildi. Ayrıca, LGBTİ+’ların ‘çocuklar, aile ve toplum’ için ‘tehdit oluşturduğu’ savunuldu.
Analiz edilen nefret söylemi haberlerinin %55’i küfür/hakaret/aşağılama kategorisinde; %36’sı abartma/yükleme/çarpıtma kategorisinde; %9’u düşmanlık/savaş söylemi kategorisinde yer aldı.
Analiz edilen bu örneklerde seçim süresince göçmen ve mültecilerle, LGBTİ+’lar başta olmak üzere çeşitli kimliklere yönelik ayrımcı söylemin üretildiğini gözlemliyoruz. Seçim gibi kritik dönemlerde ayrımcı dilin toplumdaki kutuplaşmayı daha da arttıracağını bu sebeple medyanın ve siyasilerin daha kapsayıcı bir dil kullanması gerektiğine inanıyoruz. Bu çalışmanın da diğer örnekler gibi medyanın nefret söylemi üretimindeki rolüne dikkat çekmesini, ayrımcılıktan arınmış kapsayıcı bir dilin üretilmesine ve bir arada yaşamın önemine katkı sunmasını umuyoruz.
*Tırnak işareti kullanılmadan aktarılan ifadelerde yazar metindeki söyleme eleştirel bir açıyla yaklaşmadığı için söz konusu söylemi sahiplenen bir konumda bulunuyor. Ayrımcı söylem ve nefret söylemi içeren ifadelerin tırnak içine alınmamasıyla bu ifadeler yeniden üretiliyor.
1 Az, İ., Ensari, P., & Özkan, Ş., (2021). "Türkiye yazılı basınında nefret söylemi: On yılın verileri", ed. Altuğ Yılmaz, Medya ve Nefret Söylemi - II içinde (109). İstanbul: Hrant Dink Vakfı Yay.
Bu proje Avrupa Birliği tarafından finanse edilmektedir.