Basında Nefret Söylemi: 2021'in Eylül Ayından Seçtiklerimiz, yazılı basında ulusal, etnik ve dini grupları hedef alan ve nefret söylemi içeren haber ve köşe yazılarından aylık bir seçki sunuyor. Gündem ile ilgili nefret söylemi içeren haberlerden bir seçki eleştirel söylem analizi yöntemiyle inceleniyor ve raporlanıyor. Bu seçkiyle yazılı basında yaygınlaşan nefret söylemi üretimi hakkında farkındalık oluşturulması, Türkiye yazılı basınında sistematik olarak nefret söyleminin hedefi olan gruplara dikkat çekilmesi hedefleniyor.
Macron’un Bağdat, Musul ve Erbil’e ziyaretini konu alan haber “Fransız oyunu” ifadesi ile başlığa taşınıyor. Fransız kimliği vurgusu ile kimliğin paydaşları hedef gösterilerek Fransızlar potansiyel bir tehlike olarak resmediliyor ve kimliğe yönelik olumsuz algılar pekiştiriliyor.
Türkiye Kadın Voleybol Takımı galibiyetinin İzmir Marşı’yla kutlamasının TRT1’de yayınlanmaması “SEN YUNAN KANALI MISIN?” ifadesiyle başlığa taşıyan haber, TRT1’in marşa yönelik tutumunu Yunan kimliğiyle ilişkilendiriyor. Bu, Yunan kimliğini Türkiye karşıtı olarak konumlandırıyor ve ötekileştiriyor. Böylece, Yunan kimliğine yönelik düşmanlık algısı tekrar üretiliyor.
Yunan Sahil Güvenlik Güçlerinin mültecilere yönelik insan hakları ihlalleri başlığa taşınırken Yunan kimliği vurgulanıyor . Olayla ilgisi bulunan kişi veya yetkililerin sorumlulukları göz ardı edilerek Yunan kimliği esas hedef olarak gösteriliyor. Haber, Yunan kimliğine yönelik mevcut önyargıları yeniden üretirken, mültecilerin yaşadıkları sorunları başka bir kimliği suçlayarak aktarıyor.
Seyyid Geylani’nin Ailesine Şok Suçlama Hindu Faşizmi” başlığıyla yayınlanan haber, Hindistan siyasi figürlerinden Geylani’nin cenazesini konu alıyor. Başlıktaki “Hindu Faşizmi” ifadesi ile haberdeki olayın sorumluluğu Hindu kimliğine yüklenerek aktarılıyor. Haber, Hinduları İslam düşmanı olarak işaret ediyor ve kimliği zulüm ile ilişkilendiriyor. Kimlikler arası çatışma körüklenerek kimliğe yönelik düşmanlık algısını pekiştiriliyor.
Rumlar Katliamlarının Üzerini Örtemeyecek” başlığıyla yayınlanan haberde Rum kimliği şiddet ve katliamla ilişkilendirilerek hedef gösteriliyor. Haber, Rumlara yönelik nefret söylemini tekrar üreterek 6-7 Eylül olaylarının yıl dönümünde Rum düşmanlığını körüklüyor.
“Yahudilerden Mescid-i Aksa’ya bir Baskın Daha” başlığıyla yayınlanan haberde İsrail polisinin ve bir grubun eylemi, başlıkta Yahudi kimliğine mal edilerek aktarılıyor. Haber kimliğe yönelik olumsuz yargıları pekiştirirken Yahudilere yönelik düşmanlık algısını körüklüyor.
Haber, AB Komisyonunun göçmenlere yönelik uyguladığı politikalar ile ilgili Yunanistan’a yaptığı uyarıyı konu alıyor. Haberde bahsi geçen insan hakları ihlali, başlığa “Yunan Zulmü” olarak taşınarak kimliğe dair olumsuz yargıları pekiştiriyor. Medyada sıkça yer alan “Yunan Zulmü” ifadesi yaygın bir söylem haline gelerek, kimliğe yönelik düşmanlık algısını güçlendiriyor.
“İngiliz Mansur Olmuşsun Elbette Ödül Senin Olur” başlığıyla yayınlanan köşe yazısı Mansur Yavaş’ın İngiltere basınında yer almasını konu alıyor. Başlıktaki “İngiliz Mansur” ifadesi İngiliz kimliğini ötekileştirici bir sıfat olarak kullanıyor. İngiliz kimliğini bir tehdit olarak işaretleyen bu ifade ile doğal bir kimlik öğesi olumsuz bir sıfat olarak kullanılarak nefret söylemi üretiliyor. Yine, metindeki “İngiliz hasım” ifadesiyle kimlik doğrudan düşman olarak hedef gösteriliyor.
Haber başlığındaki “Yunan’ın Kaşıntı Sezonu” ifadesiyle, Yunan kimliği düşmanlaştırılıyor ve savaş söylemi üretiliyor. “Sezon” tanımlamasıyla haberde bahsedilen olay tekrarlanan bir durum gibi gösterilerek, Yunan kimliği değişmeyen bir tehdit unsuru olarak resmediliyor. “Kaşınmak” kelimesinin Türkçedeki “Kötü karşılık gerektirecek bir davranışta bulunmak” anlamına gelen mecazi çağrışımıyla kamuoyu Yunan kimliğine karşı kışkırtılıyor.
Haberde, Mesut Özil’in Almanya’da Müslümanlara yakın durduğu iddia edilen Alman siyasetçiye desteğinin Almanları “çıldırttığı” iddia ediliyor. Bir kısım Almanlara desteğin tüm Almanları çıldırttığı iddiasına yer veren çelişkili ifadelerin olduğu haber, Almanları Müslüman karşıtı olarak resmederek kimliğe yönelik önyargıları pekiştiriyor ve kimliği düşmanlaştırıyor.
Başlıktaki “Rumlar ateşle oynuyor” ifadesiyle kimlik bir tehdit unsuru olarak resmedilerek okuyucu Rumlara karşı kışkırtılıyor. Rum Milli Muhafız Ordusu’nun Türkiye’ye karşı silahlandırıldığı iddiasıyla Rumların savaşa hazırlandığı vurgulanıyor ve kimlik şiddet ile ilişkilendiriliyor. Bu, Rumlara yönelik mevcut düşmanlığı pekiştirerek nefret söylemi üretiyor.
Azerbaycan silahlı kuvvetlerinin çatışma bölgelerindeki mayınları imha etmesini konu alan haber başlığa “Ermeni mayını” ifadesi ile taşınarak Ermeni kimliği işaret ediliyor. Haber, kimlik vurgusu ile Ermenilere yönelik düşmanlığı pekiştirirken halklar arası düşmanlığı körüklüyor.
Haberde Yahudilerin kimliklerini gizleyerek tarih boyunca toplum için ‘tehdit’ oluşturdukları iddia ediliyor. Haberde Ermeniler de Yahudilerle işbirliği içinde oldukları iddiasıyla hedef gösteriliyor. Osmanlı döneminde Yahudilerin ve Ermenilerin devlet kadrolarında önemli pozisyonlarda oldukları aktarılarak, kimlikler günümüzdeki toplumsal ve ekonomik problemlerin sorumluları olarak gösteriliyor. Bu iddialarla kimlikler düşmanlaştırılıyor ve komplo teorilerinin bir unsuru olarak resmediliyor.
Rusya’nın Suriye’ye düzenlediği hava saldırısı, haber başlığında Rus kimliği vurgulanarak aktarılıyor. Rusya'nın bu konudaki sorumluluğu göz ardı edilerek Rus kimliğinin öne çıkarılması Rusları şiddetle ilişkilendiriyor, olumsuz önyargıları pekiştiriyor. Haber metninde, Rusya’nın saldırılarla Ankara üzerindeki baskıyı artırmayı hedeflediği iddia ediliyor, bu yolla Rus kimliği bir tehdit olarak hedef gösteriliyor.
Yazıda, katliamlarda “yufka yürekli olup temizlemediklerine” “kılıç artığı” dendiği vurgulanıp “Günümüzde, bu kılıç artıkları epey çoğaldı…” ifadesiyle bazı kesimlere “gen incelemesi” öneriliyor ve Ermeni, Rum, Yunan, İngiliz, Fransız kimlikleri hedef gösteriliyor. Metin boyunca bu kimlikleri hedef alan yazı, “iç hainler” olarak tanımladığı grupları da bu çerçeveye sokarak, bu kimliklere yönelik mevcut düşmanlığı yeniden üretiyor.