Yazılı basında 5-11 Kasım 2018 haftasında nefret söylemi üreten dört haber seçildi. Hıristiyanlar, Suriyeliler, gayrimüslimler ve Yunanlara yönelik nefret söylemi içeren bu örnekleri ve haklarında yazılmış analizleri aşağıda bulabilirsiniz.¹

1. Riyad Makaev  “Hristiyan BATI TERÖRÜ” başlıklı yazısında, ABD’nin California eyaletinde gerçekleşen bir saldırıyı aktarırken, olayı “FBl'ın olay yerinde olduğunu, 13 kişinin yaşamını yitirdiğini ve saldırgan ve bir polisin de hayatını kaybettiğini duyurdu. Fakat saldırganı hiç bir şekilde ‘terörist’ olarak nitelendirmedi. Saldırgan Müslüman olmuş olsa hemen olayı İslam ve Müslümanlarla bağlanırdı” sözleriyle sorguluyor. Fakat, haberin başlığında “Hristiyan BATI TERÖRÜ” ifadesi kullanılarak, Hıristiyan kimliği terör ve şiddetle ilişkilendiriliyor. Böylece yazıda, Hıristiyan-Müslüman karşıtlığı körüklenirken, Hıristiyanlığa karşı olumsuz kanılar güçlendiriliyor.

2. Servet Avcı’nın “Yarın çok geç olmadan!” başlıklı köşe yazısında “Ya erkekler? Eli silah tutacak yaştaki milyonlarca erkeğin, bir başka ülkede nargile tüttürüyor, toprakları işgal altındayken, bir başka ülkenin sahillerini sere serpe işgal ediyorsa, bunun da o 'ensar ülkesi'nde rahatsızlığa yol açması son derece normal!” ifadeleriyle, tekil olaylardan yola çıkarak Suriyeli mültecilere yönelik olumsuz algıyı güçlendiriyor. Yazar ayrıca, “Yani 'ötekileyici' bir sicilimiz yok fakat kabul edelim ki suriyeliler konusu çok ciddi bir krize doğru İlerliyor... Suriye'de İç savaş bitse bile hepsinin geri dönme ihtimali olmayan milyonlarla yeni sosyal ve adlî problemlere kapı aralıyoruz…” sözleriyle, Suriyelileri topluma yönelik bir tehlike olarak kodluyor ve onlara yönelik mevcut ayrımcılığı güçlendiriyor.

3. Selahattin Gezer’in “İhanet Kasırgası…” başlıklı köşe yazısında “Ortadoğu ve Akdeniz'in zenginliklerinin rahatça talan edilmesi için bizim kucağımıza hassas olduğumuz mevzuların pimini çekip atan gâvur oğlu gâvurlar, hassasiyetimizi çok iyi biliyorlar...” ifadeleriyle, Türkiye’de Müslüman olmayan kimlikler için bir nefret ve aşağılama ifadesi olarak kullanılan ‘gâvur’ sözcüğü ile onlara yönelik düşmanlığı körüklüyor.

4. Mustafa Önder, “Yunan Kıyafetli Büyükelçi!” başlıklı köşe yazısında Uganda büyük elçisinin ve katibin Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda giydiği kıyafeti eleştiriyor. Fakat bu eleştiriyi “Yunan kıyafetli büyükelçi!” sözleriyle ifade ederken, Yunan kimliğinin kendisine olumsuz bir anlam yüklüyor. Yazar böylece, Yunanlara karşı halihazırda var olan olumsuz algıyı güçlendiriyor.

^{1. Nefret söylemi odaklı sistematik medya izleme çalışması kapsamında, tüm ulusal gazeteler ve sayısı 500’ü bulan yerel gazete önceden belirlenen anahtar kelimeler üzerinden (ör. hain, dönme, mülteci, Hıristiyan, Yahudi, bölücü vs.) medya takip merkezi aracılığıyla taranıyor. Bu anahtar kelimeleri içeren haber ve köşe yazıları günlük olarak okunuyor (gazetelerin hafta sonu baskıları hariç) ve nefret söylemi içeren yazılar tespit ediliyor. Esas olarak ulusal, etnik ve dini kimlik temelli nefret söylemine odaklanılırken cinsiyetçi ve homofobik/transfobik söylemler de tarama kapsamına alınıyor.}