Yazılı basında 18-24 Haziran 2018 haftasında nefret söylemi üreten dört haber seçildi. Yunanlar, Yahudiler ve Suriyelilere yönelik nefret söylemi içeren bu örnekleri ve haklarında yazılmış analizleri aşağıda bulabilirsiniz.1


1.

Akşam, 24 Haziran 2018

Akşam gazetesinin, “GÖÇMEN TEKNESİNE YUNAN KURŞUNU” başılı haberinde Suriyeli mültecileri taşıyan bir tekneye Ege Denizi’nde yapılan müdahaleyi haberleştirirken kullandığı başlıkla olayın sorumluluğunu bütün Yunanlara mal ediyor. Haber böylece, Yunan kimliğine yönelik olumsuz yargıları pekiştiriyor ve düşmanlık algısını güçlendiriyor.


2.

Doğru Haber, 23 Haziran 2018

Menderes Yıldırım’ın “Küçük Hesaplarda Boğulan Büyük İttifaklar” başlıklı köşe yazısındaki “Buna Trump Drokrini diyenler olsa da tüccar kafalı, Yahudi sermayesinin tutsağı olan Trump'un, bu denli hesaplar yapamayacağı açık. İşin içinde "bostana giren danaların yani küresel kapitalist Yahudi sermayesinin" hinliği var derim. Çünkü Yahudiler, pire için yorgan yakar. Her şeyleri dünyalarından ibaret olan Yahudilerin, dünyada kazanmak için her şey yapabileceklerinin, gerekirse Yahudi katliamlarını dahi isteyebileceklerinin kanıtı, İkinci dünya savaşının Almanya'sıdır” ifadeleri ile Yahudilere yönelik olumsuz yargıları yeniden üretiyor, Yahudi kimliğini düşmanlaştırıyor.


3.

Gaziantep Güneş, 20 Haziran 2018

Gaziantep Güneş gazetesinin, “Suriyeli katil zanlısı sınırda yakalandı!” başlıklı haberinde, olayla doğrudan bir bağlantısı olmamasına rağmen zanlının ulusal kimliği ön plana çıkarılıyor. Haber, Suriyelileri suçla ilişkilendirerek onlara yönelik olumsuz bir algıyı körüklüyor.


4.

Sözcü, 20 Haziran 2018

Emin Çölaşan’ın “Suriyeli orada, bizim gençler burada” başlıklı köşe yazısında geçen “Vatandaş yapılan 30 bin yandaş Suriyeli pazar günü oy kullanacakmış. Bu rakamın çok daha fazla olduğunu ve kamuoyundan gizlendiğini hepimiz biliyoruz. Dahası var, bunların tamamının seçimde AKP’ye oy vereceğini kestirmek güç değil” ve “Resmi rakamlara göre Türkiye’de yaşayan 835 bin Suriyeli küçük çocuk var… Ve her yıl 70 bin yenisi doğuyor. 300 bin Suriyeli çocuk eğitim alamıyor, onlar başımızın belaları olarak büyüyor. Atsan atamazsın, satsan satamazsın” ifadeleri ile, Suriyeli mültecilerin Türkiye’deki varlığını bir tehdit olarak aktarıyor; Suriyeli kimliğini “yandaşlık”la işaretliyor. Yazar böylece, Suriyeli mültecilere yönelik ayrımcı ve olumsuz yargıları pekiştiriyor, kimliğe yönelik düşmanlığı körüklüyor.


1. Nefret söylemi odaklı sistematik medya izleme çalışması kapsamında, tüm ulusal gazeteler ve sayısı 500’ü bulan yerel gazete önceden belirlenen anahtar kelimeler üzerinden (ör. hain, dönme, mülteci, Hıristiyan, Yahudi, bölücü vs.) medya takip merkezi aracılığıyla taranıyor. Bu anahtar kelimeleri içeren haber ve köşe yazıları günlük olarak okunuyor (gazetelerin hafta sonu baskıları hariç) ve nefret söylemi içeren yazılar tespit ediliyor. Esas olarak ulusal, etnik ve dini kimlik temelli nefret söylemine odaklanılırken cinsiyetçi ve homofobik/transfobik söylemler de tarama kapsamına alınıyor.