2024’ün Ocak, Şubat ve Mart aylarında yazılı basında ulusal, etnik ve dinî kimlik gruplarını ve LGBTİ+’ları hedef alarak nefret söylemi içeren haber ve köşe yazılarını eleştirel söylem analiziyle inceledik. “Basında Nefret Söylemi: Ocak, Şubat ve Mart Aylarından Seçtiklerimiz” ile haber kupürlerine ve detaylı analizlerine erişebilirsiniz.

Ocak, Şubat ve Mart aylarında Türkiye yazılı basınında;

  • Bir grup tarafından yapılan eylemlerin sorumluluğu olumsuz atıflar kullanılarak Yahudi kimliğine yüklendi ve Yahudiler saldırganlıkla ilişkilendirildi.
  • LGBTİ+’lar, gençlik, aile ve toplum yapısı için ‘tehdit’ olarak gösterilerek cinsiyet kimliğini ve cinsel yönelim gruplarını hedef alan homofobik söylem üretildi.
  • Ermeni kimliği, tarihi olayları konu edinen haberlerde düşmanlığı ve toplumlar arası kutuplaşmayı pekiştiren olumsuz ifadelerle hedef gösterildi.
  • Tarihi ve güncel olayları konu edinen haberlerde yaşanan şiddet olaylarının sorumlusu olarak Rum kimliği işaret edildi.
  • Geçmişte yapılan sözleşmeleri ve zorunlu göç politikalarını konu edinen haberlerde, Yunan kimliği düşmanlığı pekiştiren olumsuz ifadelerle anıldı.
  • Mülteciler, görünürlüklerinin sorunsallaştırıldığı haberlerde potansiyel bir ‘tehlike' oluşturdukları ifade edilerek nefret söyleminin hedefi oldu.



1 Ocak 2024

1. Aydınlık, “LGBT dayatması yasaklansın talebi”

Haber, siyasi bir partinin 2023 yılı boyunca yaptığı faaliyetleri konu ediniyor. Büyük Aile Platformu tarafından yapılan LGBTİ+ karşıtı yürüyüşlere ismi geçen siyasi partinin desteği olduğunu aktarıyor. Ayrıca, cis-heteronormative dışındaki grupları hedef alan kanun teklifi önerisini meclise sunduklarına dair yapılan basın açıklamasından bahsediliyor. Haber metninde LGBTİ+ kimliği ‘propaganda’ ve ‘dayatma’ ifadeleriyle hedef gösteriliyor. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği gruplarının ‘aile, gençler ve insanlık’ için ‘tehdit’ oluşturduğu iddia ediliyor. Bu yolla, LGBTİ+’lara yönelik mevcut önyargılar ve düşmanlık körükleniyor.

 


2 Ocak 2024

2. Çorum Haber, “Giderek Araplaşıyorsun dostum”

Köşe yazısı, Türkiye’deki toplumsal olaylara, devlet politikalarının uygulanış şekline ve bu konular hakkındaki kamuoyu tepkisine dair yazarının görüşlerini konu ediniyor. Yazar sosyal, ekonomik ve siyasi konularda alınan kararlar hakkında kamuoyunun tepkisiz kaldığını iddia ediyor ve sadece dini konularla ilgili kamuoyu hassasiyeti olduğunu aktarıyor. Ancak, söz konusu eleştiriler aktarılırken kimlik hedef gösteriliyor. Yazar eleştirilerini ‘Araplaşma’ olarak nitelendirilerek Türk ve Arap kimlikleri arasında hiyerarşik bir ilişki oluşturuyor. Aşağılama ögesi olarak kullanılan Arap kimliğine yönelik mevcut önyargılar körükleniyor.

 

3 Ocak 2024

 

3. Doğru Haber, “İngiliz kuklaları iş başında”

Köşe yazısı, Filistin’e destek yürüyüşüne katılan bir kişinin yaşadığı saldırı olayını  ve olay sonrasında verilen tepkilere dair yazarının görüşlerini aktarıyor. Yazar, şiddet eylemini yapan kişiyi ‘batı sevici’ ifadesiyle nitelendiriyor ve saldırının sorumlusu olarak kimlikleri işaret ediyor.  İngiliz ve Yahudi kimlikleri, şiddetle ilişkilendirerek hakaret ve düşmanlık ögesi olarak kullanılıyor.  Köşe yazısı başlığındaki kimlik vurgusuyla İngilizleri potansiyel bir tehlike olarak resmediyor. Bu yolla İngiliz ve Yahudilere yönelik mevcut düşmanlık körükleniyor.

9 Ocak 2024

 

4. Milli Gazete, “SIRPLAR MÜSLÜMANLARA SALDIRDI”

Haber, Bosna Hersek'te yaşandığı iddia edilen şiddet eylemlerini konu ediniyor. Noel Bayramı kutlamaları sırasında Sırp bir grup tarafından konvoy oluşturulduğu ve konvoyun Bosnalı Müslüman bir vatandaşın evinin önünden geçerken silahla ateş ettiği aktarılıyor. Ayrıca, Emniyet Müdürlüğün gruptaki iki kişinin gözaltına alındığına dair yaptığı açıklamadan ve sonrasında gözaltına alınan kişileri destekleme amacıyla yapılan eylemden bahsediliyor. Ancak haber başlığa taşınırken konvoyun eylemlerinin sorumluluğu kimliğe yükleniyor. Başlıkta ‘saldırdı’ ifadesiyle Sırp kimliği şiddetle ilişkilendirilerek hedef gösteriliyor. Sırpların Müslümanlar için ‘tehdit’ oluşturduğu algısı pekiştiriliyor ve Sırplara yönelik düşmanlık körükleniyor.

12 Ocak 2024

 

 

5. Çanakkale Kalem, “Çingeneler kadar başına taş düşsün!”

Haber bir gazetecinin programında yaptığı açıklamasına dair Çanakkale Fevzipaşa Mahalle Muhtarının yanıtını aktarıyor. Ancak, gazetecinin ifadeleri tırnak işareti kullanılmadan haber başlığına taşınıyor ve kimliği hedef gösteriyor. Gazeteci açıklamasında Roman kimliğini ‘çingene’ ifadesiyle aşağılama ögesi olarak kullanıyor.Gazetecinin açıklamaları tırnak işareti kullanılmadan aktarıldığı için nefret söylemi yeniden üretiliyor. Bu yolla, Romanlara yönelik mevcut önyargılar pekiştiriliyor.

12 Ocak 2024

 

6. Tünaydın, “Osmanlılar ve Ermeniler Bir İsyanın ve Karşı Harekatın Tarihi”

Köşe yazısı, 1878-1915 tarihlerinde Osmanlı Devleti’nde yaşanan isyanların tarihsel gelişimini konu edinen kitabı ve yazarını konu ediniyor. Yazar, Osmanlı döneminde yaşanan şiddet olaylarının sorumluluğunu kimliğe yükleyen kitaptan alıntılar yaparak yorumlarını aktarıyor. Ancak, söz konusu alıntılar tırnak işareti kullanılmadan aktarıyor. Kitaptan alıntıların tırnak işareti kullanılmadan aktarılması, nefret söyleminin yeniden üretimine sebep oluyor. Olumsuz ifade kullanımıyla Ermeni kimliği şiddetle ilişkilendirilerek tehdit unsuru olarak işaret ediliyor. Ermenilere yönelik mevcut düşmanlık pekiştiriliyor.

16 Ocak 2024

 

7. Giresun Gündem, “KARADENİZ’DE YUNAN-ERMENİ İŞBİRLİĞİ”

Köşe yazısı, Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında Osmanlı Devletinin savaş sonrası dış politika kararlarını aktarıyor. Köşe yazısı başlığında ve metninde, devletler arasında yapılan siyasi kararları aktarırken olumsuz ifadelerle kimlikleri hedef gösteriyor. Tarihsel anlatılar yoluyla devlet politikalarının sorumluluğu Amerikan, Rus, Ermeni ve Rum kimliklerine yükleniyor. Şiddetle ilişkilendirilerek Amerikan, Rus, Ermeni ve Rumlara yönelik mevcut düşman algısı pekiştiriliyor.

15 Ocak 2024

 

8. Milat, “Alman soykırımcılar, Yahudi soykırımcıları destekliyor”

Haberde Almanya Hükümetinin, Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’i desteklediği ve sonrasında Namibya Cumhurbaşkanlığı tarafından konuyla ilgili yapılan açıklama aktarılıyor. Söz konusu açıklamada, Namibya topraklarında yaşanan hak ihlalleri ve şiddet olaylarının sorumluluğunun Almanya tarafından üstlenilmediği belirtiliyor. Haber başlığa taşınırken, devlet politikalarının sorumluluğu kimliklere yükleniyor. Namibya Soykırımının sorumlusu olarak Alman kimliği işaret edilirken, İsrail’in Gazze’deki eylemlerinin sorumluluğu Yahudi kimliğine yükleniyor. Alman ve Yahudi kimlikleri olumsuz atıflar kullanılarak şiddetle ilişkilendiriliyor. Bu yolla, Alman ve Yahudilere yönelik mevcut önyargılar ve düşmanlık pekiştiriliyor.

22 Ocak 2024 

9. İstiklal Gazetesi, “YAHUDİLER FİLİSTİNLİ YERLEŞİM YERLERİNE SALDIRDI”

Haber, Batı Şeria kentinde Filistinli çiftçilerin bulunduğu bölgede yaşanan şiddet olaylarını konu ediniyor. Haber metninde bir grup tarafından gerçekleştirilen saldırılar sonucunda iki Filistinli kişinin yaralandığı ve grubun, çiftçilerin koyunlarını çalmaya çalıştıkları aktarılıyor. Ancak, haber başlığa taşınırken bir grubun eylemlerinin sorumluluğu kimliğe genelleniyor. Başlıkta Yahudi kimliği şiddetle ilişkilendirilerek hedef gösteriliyor. Yahudilerin ‘tehdit’ oluşturduğu algısı pekiştiriliyor. Bu yolla, Yahudilere yönelik mevcut önyargılar ve düşmanlık pekiştiriliyor.

 

24 Ocak 2024 

 

10. Yeni Akit, “İngilizler Müslümanların paralarına el koyuyor”

Haber, İngiltere’de bankacılık ve finans sektöründe çalışan bir avukatla yapılan röportajı konu ediniyor. İngiltere’de bankacılık sektöründe 2020 yılı sonrasında kullanımı artan ve bankaların müşterileri hesaplarını artık işletemeyeceği için kapatması anlamına gelen “debanking” uygulamasıyla ilgili avukatın görüşleri aktarılıyor. Avukat, açıklamasında İngiltere’deki bu uygulamanın çoğunlukla Müslüman toplumuna yönelik uygulandığını iddia ediyor. Ancak, Avukatın açıklamasında yer alan ifadeler tırnak işareti kullanılmadan haber başlığına taşınıyor. Başlıkta kimlik hedef gösteriliyor ve İngilizlerin, Müslümanlar için ‘tehdit’ oluşturduğu algısı pekiştiriliyor. Bu yolla, iki kimlik arasında hiyerarşi oluşturuluyor ve toplumlar arası kutuplaşma körükleniyor. İngiliz kimliğine yönelik mevcut önyargılar ve düşmanlık artıyor.

23 Ocak 2024

 

 

11. Son-an, “LGBT=İNSANLIĞIN SOYKIRIMIDIR”

Köşe yazısı, Hollanda’nın toplumsal cinsiyet eşitliği politikalarına dair yazarının görüşlerini aktarıyor. Yazar politikalara dair eleştirilerini aktarırken, homofobik ifadeler yoluyla LGBTİ+ kimliğini hedef gösteriyor. İtalya’nın Pompei şehrindeki yanardağ patlamasının, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği gruplarından dolayı olduğu iddia ediliyor. LGBTİ+’lar ‘sapkınlıkla’ ilişkilendiriliyor ve ‘toplum yapısı’ için ‘tehdit’ olarak işaret ediliyor. Bu durum, LGBTİ+’lara yönelik mevcut önyargıları ve düşmanlık algısını pekiştiriyor.

 

 

 


25 Ocak 2024

 

12. Sancaktepe News, “LGBT Vebası-4”

Köşe yazısı, yazarın aile yapısıyla ilgili görüşlerini aktarıyor. Cinsel yönelim ve cinsiyet gruplarının televizyon dizilerinde karakter olarak yer alması eleştiriliyor ve LGBTİ+’ların görünürlüğü sorunsallaştırılıyor. Bu durumun aile yapısı için ‘tehdit’ oluşturduğu aktarılıyor. Ayrıca, televizyon dizilerinde LGBTİ+’ların görünürlüğünün Yahudiler tarafından desteklendiği ve bunun aracılığıyla Yahudilerin, aile yapısını hedef aldığını iddia ediyor. Yahudileri ve LGBTİ+’ları düşmanlaştırarak, kimliklere yönelik mevcut önyargıları körüklüyor.

26 Ocak 2024

 

13. Gülkent Gazetesi, “Biz Arap Düşmanı Değiliz Biz Sığınmacı Düşmanıyız”

Haber, bir siyasi partinin il başkanının katıldığı röportajı konu ediniyor. İl başkanı açıklamasında, Türkiye’ye göç eden kişilere istihdam sağlayan işletmelere kredi desteği verileceği iddiasını eleştiriyor. Ayrıca, Türkiye’de demografik değişimin ve olumsuz ekonomik koşulların sorumlusu olarak mülteciler işaret ediliyor ve Türkiye vatandaşlarına tanınmayan haklardan yararlandıkları iddia ediliyor. Haber metninde ve başlıkta, il başkanının  ifadeleri tırnak işareti kullanılmadan aktarılıyor ve mülteci kimliği hedef gösteriliyor. Mültecilerin varlığı potansiyel bir ‘tehlike’ unsuru olarak işaret ediyor. Olumsuz ifade kullanımıyla mültecilere yönelik mevcut önyargılar ve düşmanlık körükleniyor.

31 Ocak 2024 

14. Yeni Akit, “Yahudiler sınırda tırları engellemeyi sürdürüyor”

Haber, Gazze şeridine insani yardım taşıyan araç girişlerinin İsrail hükümet yetkilileri tarafından engellendiğini ve bir grup insanın aracın girişini engellemek için gösteriler düzenlediğini iddia ediyor. Haber başlığında ve metinde, söz konusu engellemelerin sorumlusu olarak kimlikler işaret ediliyor. Grubun eylemleri ve devlet politikalarının sorumluluğu Yahudi ve İsrailli kimliklerine yükleniyor. Olumsuz sıfat kullanımıyla Yahudiler düşmanlaştırıyor ve mevcut önyargılar körükleniyor.

31 Ocak 2024  

 

15. Yeni Akit, “Mübadelenin 101.yılında Yunan zulmü devam ediyor”

Haber, Türkiye ve Yunanistan arasında yapılan sözleşme sonucunda kendi ülke vatandaşlarını tabi tuttukları tehcir ve zorunlu göç politikalarıyla ilgili bir dernek başkanının görüşlerini konu ediniyor. Dernek başkanının Yunanistan’daki Türklerin haklara erişemediğine dair görüşleri haberleştirilirken kimlik hedef gösteriliyor. Haber başlığında yapılan kimlik vurgusuyla Yunanlar ‘zulüm’ ile ilişkilendiriliyor. Bu yolla, Yunanlara yönelik düşmanlık pekiştiriliyor.

2 Şubat 2024

16. Yeni Akit, “Yahudiler, Batı Yaka’da yüzlerce ağacı kesti”

Haber, Nablus kentinde Filistinli bir çiftçiye ait zeytin ve badem ağaçlarının bir grup tarafından kesildiğini anlatıyor. Metinde Filistinli çiftçinin olayla ilgili açıklamasına da yer veriliyor. Filistinli çiftçi, açıklamasında yerleşimciler tarafından yapılan saldırıların sürekliliğini aktarıyor. Ancak haber içeriğinde eylemi bir grubun yaptığı belirtilirken, başlıkta kimlik hedef gösteriliyor. Bir grubun eylemlerinin sorumluluğu tüm kimliğe yükleniyor ve Yahudiler şiddetle ilişkilendiriliyor. Bu yolla, Yahudilere yönelik önyargılar pekiştiriliyor.

 

5 Şubat 2024

17. Yeni Akit, “HRİSTİYAN RAHİBE YAHUDİ TÜKÜRÜĞÜ”

Haber, İsrail’de iki kişinin Hristiyan bir başrahibe tükürdüğünü ve hakaret ettiğini aktarıyor. Rahibin de olanları sosyal medya  hesabından teyit ettiğini aktaran haber,şiddet anına yönelik görüntülerin de sosyal medyada olduğunu yazıyor. Haberin devamında da bazı kurumların olaya ilişkin açıklamalarına yer veriliyor. Fakat haberin başlığında iki kişinin yaptığı eylem, tüm kimliğe atfediliyor ve olayın sorumlusu olarak Yahudi kimliği işaret ediliyor.Yaşanan şiddet olayı, olumsuz sıfat kullanımıyla Yahudi kimliğinin bir parçası gibi gösteriliyor. Bu yolla, Yahudilere yönelik önyargılar pekiştiriliyor. 

13 Şubat 2024 

18. Aksaray 68 Haber, “Sivas’ta Ermenilerce şehit edilen 71 asker anıldı”

Haber, Sivas’ta 1915 yılında hayatını kaybeden Türk askerleri için yapılan bir anma töreninden bahsediyor. Anma töreni sırasında Kaymakam ve Belediye Başkanı’nın yaptığı konuşmalar aktarılıyor. Haber başlığı ve metninde yaşanan şiddet olaylarının sorumluluğu kimliğe yükleniyor. Ermeniler şiddet ve tehdit unsuru olarak işaret ediliyor. Toplumsal hafızada yer eden bu olayla ilgili toplumlar arası yüzleşme ihtiyacına değinilmiyor. Böylece, Ermeni kimliğine karşı savaş söylemi üretiliyor ve mevcut düşmanlık algısı pekiştiriliyor.

22 Şubat 2024

19. Diriliş Postası, “Rum zorbalığı”

Haber, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Trodos bölgesinde sekiz KKTC vatandaşının saldırıya uğradığı iddiasını konu ediniyor. Ayrıca grubun Yunanistan bayrakları taşıdığı aktarılıyor. Söz konusu iddiayla ilgili herhangi bir kaynak belirtilmiyor. Haber başlığında ve metninde suçla ilgili olmamasına rağmen kimlik vurgulanıyor. Bir grubun eylemleri Rum kimliğine yükleniyor. Ayrıca başlıktaki olumsuz sıfat kullanımıyla Rum kimliği şiddetle ilişkilendirilerek hedef gösteriliyor. Bu yolla, Rumların Türkler için ‘tehdit’ oluşturduğu algısı pekiştiriliyor ve Rumlara yönelik düşmanlık körükleniyor.

23 Şubat 2024

20. Günboyu, “Ermeni yalanlarına tokat gibi kitap”

Haber Amerika’da faaliyet gösteren bir vakıf tarafından hazırlanan ve akademisyenlerle yapılan mülakatlardan oluşan kitabı konu ediniyor. Vakfın kurucu başkanının kitap tanıtımını yaptığı açıklama aktarılıyor. Söz konusu kitap haberleştirilirken başlıkta ve metin içeriğinde yapılan kimlik vurgusuyla Ermeniler hedef gösteriliyor. Ermeni halkının yaşadığı tarihsel olaylar çarpıtılıyor ve ‘yalan’ olarak ele alınıyor. Olumsuz sıfat kullanımıyla Ermenilere yönelik önyargılar pekiştiriliyor.

27 Şubat 2024

21. Doğru Haber, “Kudurmuş Yahudilerden Mescid-i Aksa’ya Baskın ve Ayin”

Haber, bir grup tarafından Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlendiğini ve ayin yapıldığını iddia ediyor. Olayın bazı görgü tanıkları sayesinde öğrenildiği aktarılıyor ancak kaynak belirtilmiyor. Buna ek olarak İsrail’in Doğu Kudüs’te uyguladığı politikalardan da bahsediliyor. Haber başlığa taşınırken bir grubun yaptığı eylemden tüm kimlik sorumlu tutuluyor. Yapılan kimlik vurgusuyla Yahudiler şiddetle ilişkilendiriliyor. Bu yolla, Yahudilere yönelik mevcut düşmanlık algısı pekiştiriliyor ve Yahudi kimliğine yönelik nefret söylemi üretiliyor.

28 Şubat 2024 

22. Anayurt, “İnsanlığın yüz karası: Hocalı Katliamı - Soykırımı”

Köşe yazısı 26 Şubat 1992 tarihinde Hocalı’da yaşanan hak ihlallerini konu ediniyor. Metin içeriğinde bir grup tarafından uygulanan şiddet eylemlerinin sorumluluğu kimliğe yükleniyor. Ermenistan ve Azerbaycan arasında yaşanan çatışmanın ve devlet politikalarının sorumlusu olarak Ermeni kimliği işaret ediliyor ve Ermeniler şiddet olaylarıyla ilişkilendiriliyor. Bu yolla, Ermenilere yönelik mevcut önyargılar ve düşmanlık pekiştiriliyor. 

29 Şubat 2024

23. Ege'de Yenigün, “YUNAN İŞGALİNDE ÇINARCIK KÖYÜ”

Metin, Çınarcık Köyü sakinlerinin 1920’li yıllarına dair aktarımlarını konu ediniyor. Tarihsel anlatıları ve yaşanan hak ihlallerini konu edinen ifadeler alıntılanırken tırnak işareti kullanılmıyor ve kimlik hedef gösteriliyor. Yunan kimliği şiddet unsuru olarak ele alınıyor ve yaşanan hak ihlallerinin sorumluluğu Yunanlara genelleniyor. Yunanlara yönelik olumsuz algılar pekiştiriliyor ve düşmanlık körükleniyor.

7 Mart 2024

24. Vizyon, “Rum Ayrılıkçılığı Çalıştayı Düzenlendi”

Haberde Ordu Üniversitesi, Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen bir çalıştaydan bahsediliyor. Vali, belediye başkanı ve rektörün yanında çalıştaya akademisyenler, kamu kurum çalışanları ve öğrenciler gibi birçok farklı yerden insanın katıldığı aktarılıyor. Çalıştayın isminin ‘I. Dünya Savaşı ve Milli Mücadele Yıllarında Rum Ayrıkçılığı Çalıştayı’ olduğu belirtiliyor ve haber başlığında bu isim vurgulanıyor. Savaş yıllarında Karadeniz bölgesinde grupların gerçekleştirdiği hak ihlalleri ve isyanlar anlatılıyor. Ancak çalıştayın ismi ile beraber grupların eylemlerinin sorumluluğu tüm Rumlara yükleniyor. Haber başlığında ‘Rum Ayrılıkçılığı’ ifadesiyle bu söylem yeniden üretiliyor ve Rum kimliği düşmanlaştırılarak hedef gösteriliyor.

 

14 Mart 2024

25. Doğru Haber, “Kur’an Ayı Ramazan”

Köşe yazısında, İsrail Savunma Bakanı’nın Ramazan Ayını kutladığı mesajından bahsediliyor. Yazar, Bakan’ın mesajından bahsettikten sonra kimliği hedef gösteriyor ve Yahudilerin ‘lanetli olduğunu’ iddia ediyor. Yazıda Savunma Bakanı’nın mesajına yönelik eleştiriler  ve İsrail’in devlet politikaları Yahudi kimliğiyle bağdaştırılıyor.  Dolayısıyla, Yahudilik acımasızlık ve ‘kafirlikle’ ilişkilendiriliyor. Yahudilere yönelik mevcut düşmanlık körükleniyor.

14 Mart 2024

26. Milat, “Erzurum’da Kurtuluş Coşkusu”

Haber, Erzurum’da düzenlenen töreni ve tören sırasında yapılan konuşmaları konu ediniyor. Törende Belediye Başkanı tarafından yapılan açıklama aktarılırken kimlik işaret edilerek hedef gösteriliyor. 1. Dünya Savaşı'nda Erzurum ve çevresinde yaşanan şiddet olaylarının sorumluluğu Ermeni kimliğine genelleniyor. Ermeniler acımasızlık ve şiddetle ilişkilendiriliyor.  Bu yolla, Ermenilere yönelik önyargılar ve düşmanlık körükleniyor.  

27 Mart 2024

27. Yeni Mesaj, “Yahudiler zulümde sınır tanımıyor”

Haberde Yahudi yerleşimcilerin atık sularını Filistin topraklarına döktüğü iddia ediliyor. Filistin Merkezi İstatistik Bürosu’nu kaynak gösteren haber, Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim birimlerinde üretilen atık suların çok büyük bir kısmının toprağa karıştığını ve insan sağlığını tehdit ettiğini aktarıyor. Ancak, haberde ve başlıkta bu eylemden tüm Yahudiler sorumlu tutuluyor. Haber içeriğinde “işgalci”, “gaddarlıkta sınır tanımayan” gibi olumsuz ifadelerle kimlik şiddetle ilişkilendiriliyor ve Yahudilere yönelik nefret söylemi üretiliyor.

22 Mart 2024 

28. Yeni Akit, “Ekrem, kreşleri sapkınlara emanet etti”

Köşe yazısı İBB Belediye Başkanı’nın “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Şube Müdürlüğü” kurması hakkında yazarının eleştirilerini aktarıyor. Ayrıca,İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin istihdam ettiği bazı çalışanlar hakkında homofobik ithamlarda bulunuluyor. İBB’de çalışmaya başlayan bu kişilere yönelik  “LGBTİ sevici” ve “sapkın” gibi sıfatlar kullanılıyor ve LGBTİ+ kimliğine yönelik nefret söylemi üretiliyor. Başlıkta da LGBTİ+’ların varlığı çocuklar için ‘tehdit’ olarak işaret ediliyor ve bu şekilde LGBTİ+’lara yönelik mevcut önyargılar ve düşmanlık pekiştiriliyor.

20 Mart 2024

29. Kastamonu Açıksöz, “Hamas, İsrail ordusunun karizmasını çizmiştir”

Köşe yazısında İsrail ordusunun Filistin’deki şiddet eylemleri anlatılıyor. Yaşananların bir soykırım olduğundan ve hiçbir ülke ya da kurumun bunu durduramadığından bahsediliyor. Yaşanan hak ihlalleri aktarılırken ‘Yahudi soykırımı’ ifadesiyle ordunun eylemlerinin sorumluluğu tüm Yahudi halkına yükleniyor. Yahudi kimliği şiddetle ilişkilendiriliyor. Böylece, Yahudilere yönelik önyargılar körükleniyor ve savaş söylemi üretiliyor.

22 Mart 2024

30. Sözcü, “Gümbür gümbür istila!”

Köşe yazısında Türkiye’de okula kayıtlı olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan öğrenci sayısının yüksek olduğundan bahsediliyor ve kayıtlı öğrencilerin çoğunun bir süre sonra okulu bıraktığı iddia ediliyor. Ayrıca mülteciler arasında doğum oranının yüksek olduğu aktarılıyor. Ancak öğrenci sayısı ve doğum oranı verileri kaynağı belirtilmeden paylaşılıyor, öğrencilerin sınava girmeden üniversiteye yerleştirildiği iddia ediliyor. Suriyelilere yönelik doğru bilinen yanlışların bir çoğu yazıda tekrar ediliyor. Başlıktaki ‘istila’ ifadesiyle mültecilerin varlığı sorunsallaştırılıyor ve potansiyel bir tehlike olarak işaret ediliyor. Bu yolla mültecilere yönelik düşmanlık söylemi üretiliyor ve mevcut önyargılar pekiştiriliyor.

 

Bu proje Avrupa Birliği tarafından finanse edilmektedir.