Hrant Dink Vakfı'nın Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi Projesi kapsamında düzenlediği 'Nefret Söylemi, Ayrımcı Söylem ve Sosyal Medya' başlıklı panel, İstanbul Bilgi Üniversitesi işbirliğiyle 26 Ekim 2013 tarihinde gerçekleştirildi. Panelde, nefret söyleminin geleneksel medya ve sosyal medyada nasıl üretildiği, etkileri ve nefret söylemi ile mücadele yöntemleri tartışıldı.
İfade özgürlüğü ve göç, toplumsal cinsiyet, küresel iklim değişikliği gibi alanların medyadaki temsili üzerine çalışan Prof. Elisabeth Eide ve insan hakları, katılım ve demokrasi alanlarında eğitmenlik ve danışmanlık yapan, 'No Hate Speech Movement' (Nefret Söylemine Hayır Hareketi) kapsamında Avrupa Konseyi’nde 'online' topluluk yöneticisi László Földi’nin konuşmacı olduğu panelde, moderatörlüğü İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Yard. Doç. Dr. Itır Erhart üstlendi.
'Sorumluluk almalıyız'
Oslo Üniversitesi'nden Prof. Elisabeth Eide, konuşmasında nefret söylemiyle ilgili yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verdi. Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle kamusal alanın genişlediğini belirten Eide, sansür, ifade ve basın özgürlüğüne değindi. "Sorumluluk sahibi bireyler olarak ayrımcı söyleme karşı çıkmalıyız, aksi takdirde nefret söylemi fiziksel şiddete dönüşebilir" sözleriyle nefret söyleminin nefret suçlarına yol açmaması için sorumluluk alınması gerektiğini belirtti. Norveç’te 2011 yılında gerçekleştirdiği saldırıyla 77 kişinin yaşamını yitirmesine, 242 kişinin yaralanmasına neden olan Anders Behring Breivik üzerinden nefret söylemi ve nefret suçu ilişkisine değinen Eide, konuşmasında 'biz' ve 'öteki' kavramları üzerine yoğunlaştı; şiddet eylemlerinde medyanın rolünün büyük olduğunu kaydetti.
Avrupa'da medya ve kamusal alanlarda Müslümanların dışlandığının gözlemlendiğini aktaran Eide, son yıllarda medyanın azınlıklara, göçmenlere ve Müslümanlara karşı ayrımcı söylemlerinin artmasından sonra bu gruplara yönelik "Medyada ve kamusal alanda eleştirel bir yaklaşım var mı?" gibi görüşlerin tartışılmaya başlandığını belirtti. Eide, Afganistan'da ve Pakistan’da yaptığı çalışmalardan da söz etti.
'Nefret söylemi her yerdedir'
Eide'nin konuşmasının ardından sunumunu gerçekleştiren László Földi, demokrasiye ve ifade özgürlüğüne olan inancı koruyarak, nefret söylemiyle nasıl mücadele edilebileceğiyle ilgili görüşlerini aktardı. Földi, "Nefret söylemi her yerdedir. Bazı internet oyunları masum görünmesine rağmen nefret ve ayrımcı söylem içerebilir. İnternet, genç insanların değerlerini ve kimliklerini şekillendirebilir" sözleriyle internet ortamının önemine ve nefret söyleminin medyada nasıl yayıldığına dikkat çekti.
Földi, Avrupa'da aşırılığın yeniden doğduğunu vurgulayarak, "Birinci ve ikinci dünya savaşlarında yaşananların nefret söylemi olduğunu vurgulamazsak, o günlere geri döneceğiz. Nefret söylemi, daha çok internet yoluyla yaygınlaşıyor. Bunu engellemek için siyasi iktidarlarla değil, internet hizmeti sunan şirketlerle çalışılması gerekiyor. Çünkü hükümetler ve devletler interneti kontrol edemiyor, güvenli internet bu şirketler aracılığıyla sağlanabilir" dedi. Bu mücadelenin eğitimle ve bilimle verilebileceğini, yasal mevzuatlarda yapılacak değişikliklerle de buna destek sağlanabileceğini ifade eden Földi, "Çevrimiçi ortamlarda da nefret söylemi, ekranların ötesinden bizi bulur ve vurur" diye ekledi.
Földi, Avrupa Konseyi olarak başlattıkları 'No Hate Speech Movement' kampanyası hakkında bilgi verdi ve kampanyaya verilecek desteğin önemine dikkat çekti