Hrant Dink Vakfı tarafından yürütülen Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi projesi kapsamında düzenlenen Nefret Söylemi, 21 - 22 Mart 2012'de İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Kadir Has Üniversitesi'nde gerçekleşti. Konferansın ilk gününde “Article 19” isimli basın özgürlüğü kuruluşunda üst düzey hukuçu olan Dr. Sejal Parmar ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Esra Arsan birer konuşma yaptı. Konferansın ikinci gününde Sejal Parmar’ın yanı sıra Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi Mahmut Çınar konuşma yaptı.

Esra Arsan, farklı dönemlerde farklı gruplara yönelik ortaya çıkan ayrımcı ve düşmanlaştırıcı dilin medya tarafından üretilme ve normalleştirilme şekillerine değindi. Türkiye Cumhuriyeti’nin birtakım korku ve tabular üzerinden inşa edilmiş olduğunu ve Türk medyasının bu korkuları kullanarak Cumhuriyetin kuruluş ideolojisinin taşıyıcı aygıtı rolünü oynadığını vurguladı. Arsan, medyadaki “İslamofobi”, “Kürtfobi”, “Gayrimüslimfobi” ve son dönemlerde beliren “Atatürkfobi” gibi olgulardan örnekler vererek bahsetti. Medyanın mağdur olan tarafın haklarını değil devlet ideolojisini korumaya yönelik yaklaşım sergilediğini ifade eden Arsan, aynı zamanda yargının da vatandaşın haklarını korumaktansa devleti koruduğunu belirtti. Toplum bekçiliği (vigilantism) ve nefret söyleminin rolüne değinen Arsan, silahı her zaman devletin kullanmadığını, silah kullanma yetkisini vatandaşına bıraktığını vurguladı.

Sejal Parmar ise konuşmasında, “nefret söylemi” kavramı, ifade özgürlüğünün sınırları, “suça teşvik”e (incitement) getirilen yasaklamaların uluslararası hukuktaki amaç ve kapsamı konularına değindi. Nefret söylemi kavramının çok geniş ve belirsiz olduğunu söyleyen Parmar, hangi söylemin hukuki önlemler gerektirdiğini belirlemenin ifade özgürlüğünün korunması açısından önemini vurguladı. Cezai yaptırım gerektiren nefret söylemi olarak tanımladığı “suça teşvik”(incitement) kavramının daha net sınırlarının olduğunu belirten Parmar, Article 19 tarafından hazırlanan Camden İlkeleri'nde bu suçun net tanımının bulunduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin, savaş propagandası ve düşmanlığı savunmayı yasaklayan Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 20. Maddesini iç hukukuna sokması gerektiğini vurguladı.

Sejal Parmar, konferansın ikinci gününde, kültürlerarası diyalogda devletin yanısıra medyanın ve sivil toplum kuruluşlarının oynayabileceği rolden bahsetti. Nefret söylemi ile mücadelede hukuki kısıtlamalara nazaran bu kurumların alacağı önlemlerin daha etkili olacağını vurguladı. Medyanın ahlaki ve sosyal sorumlulukları kapsamında, çalışanlarının mümkün olduğunca çeşitli olması, toplumdaki tüm grupları ilgilendiren konulara değinmesi, toplumları monolitik varlıklar olarak temsil etmemesi, mümkün olduğunca çeşitli kaynaktan yararlanarak çeşitli toplulukların seslerine yer vermesi gerektiğini vurguladı. Parmar, medyanın yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarının ve okul ve üniversitelerdeki eğitimin nefret söylemi ile savaşmada etkili olduğuna dikkat çekti.

Mahmut Çınar ise, ifade özgürlüğü ve nefret söylemi arasındaki sınırın belirsizliğine değindikten sonra nefet söylemi kavramının nasıl tanımlanabileceği üzerinde durdu. Devletin baskısının ve söylemin çok kuvvetli olduğu bir dönemde yaşadığımızı ve medyanın anlamların üretildiği ve dolaşıma sokulduğu yer olarak kullandığı dile dikkat etmesi gerektiğini vurgulayan Çınar, nefret söyleminin sadece belli bir gruba saldırıldığı noktada değil, belli bir gruba saldırılmasının meşru gösterildiği, belli bir grubun hedef alındığı ya da hedef alınabilceğinin ima edildiği durumlarda başladığına dikkat çekti. Nefret söylemi ile mücadelede eğitim sisteminde değişikliğe gidilerek bu söylemin ortaya çıkmasına neden olan milli bilincin görünür kılınmasının ve bu söylemi üretenlerin deşifre edilmesinin önemine dikkat çekti.


DR. SEJAL PARMAR, ismini Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi'nin ifade özgürlüğünü koruyan 19. maddesinden alan "Article 19" isimli basın özgürlüğü kuruluşunda üst düzey hukukçu olarak çalışıyor. Bunun yanı sıra, Londra Üniversitesi'nde insan hakları hukuku konusunda yüksek lisans dersi vermekte. Çalışmaları, ifade ve haber alma özgürlüğü ile diğer insan hakları arasındaki ilişki üzerine odaklanıyor. Article 19'un ifade özgürlüğü, eşitlik, inanç özgürlüğü ve Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin 20. maddesinin kapsamı alanlarında yaptığı çalışmaları yürütüyor. İklim değişikliği, haber alma özgürlüğü, burka yasağı, ifade özgürlüğü, yeni medya, çokkültürlülük gibi birçok konuda hukuki raporlar hazırlamıştır. İfade özgürlüğü, uluslararası insan hakları hukuku ve AB insan hakları hukuku arasındaki ilişki, AB Temel Haklar Şartı üzerine akademik yayınları mevcuttur. Advisory Council of Advocates for International Development (A4ID) üyesi olan Sejal Parmar, aynı zamanda, CIVICUS, Action Aid, Plan İnternational, Robert F Kennedy Center for Human Rights and the International Lesbian and Gay Association gibi birçok STK'ya hukuki danışmanlık yapmıştır.

DOÇ. DR. ESRA ARSAN, İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim üyesi ve siyasal iletişim, siyasal gazetecilik, Avrupa Birliği ve Gazetecilik, Medya ve Demokrasi alanlarında çalışıyor. On yıldan uzun bir süre İstanbul’daki çeşitli ulusal yayın kuruluşlarında gazetecilik yapmış olan Arsan, Türkiye’de tanınmış bir medya eleştirmenidir. Türkiye’de gazetecilik uygulamalarını incelediği makaleleri birçok gazete, dergi, web sitesi ve kitapta yayımlanmıştır. Doktora derecesini gazetecilik üzerine alan Arsan, Politik Gazetecilik konusunda uzmanlaşmıştır. Oxford Üniversitesi Reuters Vakfı’nın eski gazetecilik öğrencisidir. "Gazetelerde Seçim Var", "Avrupa Birliği ve Gazetecilik" ve "Medya Gözcüsü" isimli üç kitabı yayımlanmıştır.

MAHMUT ÇINAR, Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim görevlisi ve Medya ve Milliyetçilik, Yeni Türkiye ve Türk Milli Kimliği’nin Ortaya Çıkışı ve Azınlık Medyası alanlarında çalışıyor. Gazetecilik, medya ve kültürel çalışmalar üzerine birçok ulusal ve uluslararası konferansa; ayrımcılık, kültürel çeşitlilik ve nefret söylemi üzerine birçok atölye çalışmasına katılmıştır. Avrupa Konseyi’nin 2009’dan beri dahil olduğu "Speak Out Against Discrimination" isimli kampanyası kapsamında gazetecilik öğrencileri ve profesyonel gazeteciler için hazırlanan eğitim paketine katkıda bulunmuştur.