Moderatörlüğünü Doç. Dr. Tirşe Erbaysal Filibeli’nin üstlendiği “Algoritmalar ve Nefret Söyleminde Teknoloji Şirketlerinin Rolü” başlıklı çevrimiçi konuşma, Center for Countering Digital Hate kurucu direktörü Imran Ahmed’in katılımıyla 16 Ağustos 2022’de yapıldı. Çevrimiçi konuşma, vakfın websitesi, YouTube, Facebook ve Twitter hesaplarından da İngilizce ve Türkçe olarak canlı yayınlandı.
Imran Ahmed öncelikle, sosyal medya algoritmalarının toplumlar üzerindeki etkilerine ve bilgi ekosistemindeki rollerine değindi. Dijital platformlardaki algoritmaların Amerika’nın Kaliforniya eyaletinde yer alan az sayıda şirket tarafından kurgulandığını ve yönetildiğini belirtti. Bu şirketlerin, dijital platformlarda neyin başarılı ya da başarısız olacağını kendi reklam kampanyalarıyla şekillendirdiğini iddia etti.
Sonrasında, dijital platformlar aracılığıyla nefret söyleminin nasıl yayıldığına dair yapmış olduğu incelemelerden bahsetti. Yanlış ve eksik bilgilendirmelerin nelere sebep olduğunu ve toplumlardaki nefreti nasıl körüklediğini göstermeyi amaçlayan araştırmalarına değindi. Nefretin doğuştan olmadığının ve sonradan sosyal olarak öğrenildiğinin altını çizen Ahmed, göçmenlerden, eşcinsellerden, Müslümanlardan, Yahudilerden korkmayı ve nefret etmeyi sosyal olarak öğrendiğimizi belirtti.
Toplumlarımızın daha sinirli, kızgın, nefret dolu duygular yaşar hâle geldiğinden ve bunun arttığından bahsetti. Bununla ilişkili olarak, algoritmaları kurgulayan şirketlerin sosyal medyadaki nefret içeriklerinin şirket kârlarını artırdığını ve kullanıcıyı platformda tuttuğunu dile getirdi. Kimlik temelli toplulukların kişilere aidiyet hissi verdiğinden dolayı sosyal medyada daha güçlü olduklarını ve içeriklerin de bu gruplar etrafında toplandığını belirtti. Saldırgan ve ayrımcı dil içeren içeriklerin kullanıcılar tarafından daha fazla dikkat çektiğine ve hızlı bir şekilde dolaşıma sokulduğuna değindi.
Algoritmaların kullanıcıların daha fazla tepki verdiği içerikleri ön plana çıkartabildiğini ve algoritmaya bağlı önceliklendirmelerin yapılabildiğini, bundan dolayı da şirketlerin dijital alandaki nefret içerikleriyle mücadele etmeye dair aksiyon almak istemediğini belirtti.
Sosyal medyanın toplumun ilerlemesine faydalı olacak amaçlar yerine, zararlı şekilde kullanıldığını belirten Ahmed, sosyal medyanın ifade özgürlüğünü ve sınırlar ötesi iletişimi mümkün kılacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini belirtti. Diğer taraftan ortaya çıkan zararları bertaraf edecek şekilde yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini vurguladı.
Sosyal medya platformlarının politikalarına, Amerika’da ve Avrupa Birliği’ndeki dijital piyasa kanun çalışmalarına dair yapılmakta olan yasal düzenlemelere değinerek algoritmaların şeffaflığı ve hesap verebilme sorumluluğunun teknoloji şirketlerinin sorumluluğu olduğunu belirtti. Dijital platformların şeffaflığı ve hesap verebilirliği konusunda devletlere de büyük sorumluluk düştüğünün altını çizerek sivil topluma, akademisyenlere ve düzenleyicilere de bu konuda önemli roller düştüğünü belirtti.
Son olarak, teknolojinin nasıl ve hangi etik çerçevelerden kullanıldığının tartışılması gerektiğine değindi. Ayrıca dijital platformlar arasında kişisel verilerin korunması yaklaşımları arasında farklılıklar olduğunu belirten Ahmed, konuşmasını nefret söylemiyle mücadelede teknoloji şirketlerinin de desteğine ihtiyaç olduğunu vurgulayarak tamamladı.