“Dijital Teknolojileri Kullanarak Nefret Söylemi ve Ayrımcılıkla Mücadele” projesi kapsamında organize edilen panel serisinin “Toplumsal Kutuplaşmaya Karşı Nefret Söylemi ve Dezenformasyonla Mücadele Pratikleri” başlıklı ilk paneli 7 Ekim 2022'de Hrant Dink Vakfı Havak Salonu’nda yapıldı. Panel, vakfın YouTube hesabından İngilizce, Arapça ve Türkçe olarak canlı yayınlandı.
Moderasyonunu Gözlemevi İnternet ve Toplum Araştırmaları Merkezi’nin kurucusu Handan Uslu’nun yaptığı panelde, aiXplain Inc’den Kareem Darwish, Centre for Research in the Arts, Social Sciences and Humanities’ten Stefanie Ullmann ve MediaWise kurucu direktörü Alex Mahadevan konuşmacı olarak yer aldı.
Kareem Darwish, toplumsal kutuplaşmadan bahsederken verdiği çeşitli örneklerle yanlış bilginin ve nefret söyleminin yayılmasının soykırım gibi suçlara neden olabileceğini söyledi. Darwish kutuplaşmanın toplumdaki grupların birbirleriyle iletişim seviyeleri üzerinden ölçülebileceğini ve bu verinin nicel hâle getirilmesinde görüş tespiti ile grup içi ve dışı yanlılık şeklinde iki farklı yöntem olduğundan bahsetti. Gerçek hayattaki ayrışmaya benzer şekilde sosyal medyada da ‘yankı odaları’ olarak isimlendirilen gruplaşmaların olduğunu ve bu ayrışmaların ayrımcı söylemle nefret söylemini besleyebileceğini belirten Darwish, kutuplaşmayı ölçmek için öncelikle farklı grupların tespit edilmesinin ve sonrasında bu grupların ne derecede ayrıştıklarını incelemenin gerekli olduğunu söyledi. Duruş/görüş tespiti yaparken belirli bir grup ya da kişinin görüşünden ziyade binlerce, on binlerce kişinin görüşünün ve bir konu ya da olaya dair hislerinin incelendiğinden bahseden Darwish, bunu yapmak için en makul yöntemin ‘gözetimli öğrenme’ olduğunu dile getirdi. Gözetimli öğrenmede görüş tespitini yapabilmek için kullanıcıların kullandıkları kelimelerin, hashtaglerin, retweet ettiklerinin ve takip ettikleri hesapların kullanılabileceğine değindi. Görüş tespitinin insanların söylediklerinin ötesine geçmeye izin verdiğini ve tam gözetimli metotların yüzde 90’a kadar doğru sonuçlar sağladığını belirten Darwish, buna karşılık yarı gözetimli metotların yüzde 95’in üzerinde doğruluk sağladığını söyledi. Gözetimsiz öğrenmedeyse farklı gruplardan insanların belirli temsillerle (örn. retweet ettikleri hesaplarla) bir araya getirildiğinden bahsetti.
Stefanie Ullmann çevrimiçi nefret ve yanlış bilginin demokrasi ve barış karşısındaki en büyük zorluklardan biri olduğuna değinerek konuşmasına başladı. Çevrimiçi nefret söyleminin gerçek hayatta şiddeti tetiklediğini ve psikolojik şiddeti de beraberinde getirdiğini belirten Ullmann, nefret suçlarının sayısında da artış olduğunu paylaştı. Sosyal medya şirketlerinin mevcut yaklaşımlarının içerik moderasyonu olsa da nefret söylemiyle hedef alınan kişinin o içeriği bildirmesinin gerekli olduğundan bahseden Ullmann, sansürün etik sorunları da beraberinde getirdiğine değindi. Ullmann, yapay zekâ bazlı önerilen tekniklerin kullanıcıları tehlikeli alandan uzaklaştırmaya, daha pozitif bir yere yönlendirmeye ya da dikkatlerini farklı bir yere yönlendirmeye çalıştıklarından bahsetti. Karşıt söylem üretmenin farklı yöntemleri olduğuna değinerek çeşitli örnekler paylaşan Ullmann, karşıt söylemin amacı ne olmalı sorusunun, karşıt söylemin kim tarafından geliştirildiğinin ve geliştiren kişinin kimliğinin önemli olduğunu vurguladı. Ullmann, sunumunun son bölümünde otomatik karşıt söylem ile ilgili doğal dil işleme, duygu analizi ve network analizi girişimlerinden ve otomatik karşıt söylem oluştururken karşılaşılan problemlerden örnekler paylaştı.
Dijital okuryazarlık organizasyonu olan MediaWise’ın kurucu direktörü Alex Mahadevan, sosyal medya platformlarının dezenformasyon ve nefret söylemini yaydığı gerçeğiyle birlikte doğrulama metotlarının da faydalı olduğunu belirterek konuşmasına başladı. MediaWise ile hedef gruplara yönelik medya okur yazarlığı yöntemiyle kişilerin karşılaştıkları haberleri kontrol etmeleri yönünde farkındalıklarını arttırmayı hedeflediklerini belirtti. Mahadevan, gerçek medya araçlarıyla manipüle edilmiş gerçeklerin üretilebileceğini ve verilerin yanlış şekilde yaygınlaştırılabileceğini örneklerle açıkladı. "MediaWise’ın özellikle gençlere kendi doğruluk kontrollerini yapmayı öğrettiklerini belirten Mahadevan, ‘yana doğru okuma’ isimli bir metottan bahsetti. Bu metotla, aynı anda, farklı kaynaklardan ve farklı kaynakların ve konuşmaların bulunduğu yönlere doğru okuma yaparak doğruluk kontrolü yapılabileceğini belirtti. ‘Akranlar arası öğrenme’ isimli yöntemle ise gençlerin kendi akranlarına ulaşarak doğruluk kontrolü yöntemlerini aktardıklarını paylaştı.

Bu proje Avrupa Birliği tarafından finanse edilmektedir.