Hrant Dink Vakfı Sivil Toplumu Güçlendirme Hibe Programı’ndan destek alan 14 sivil toplum kuruluşunun proje serüvenlerini paylaştıkları ‘Sivil toplumla 7 dakika’ etkinliği 5-6 Mayıs 2021’de çevrimiçi olarak yapıldı.
Etkinlikte Ankara, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, İstanbul, İzmir ve Kars’ta çalışmalar yürüten; ortak hedefleri ayrımcılıkla mücadele olan, hafıza ve kültürel miras, toplumsal cinsiyet ve kadın hakları, mülteci hakları, insan hakları, engeli hakları ve ifade özgürlüğü alanlarında faaliyetlerini sürdüren sivil toplum kuruluşları özgün hikayelerini katılımcılarla paylaştı.
Sivil toplum kuruluşlarının ayrımcılığın farklı katmanlarını gösterdikleri, önyargıları yıkmak için kullandıkları yaratıcı çözümleri paylaştıkları sunumların videolarını izleyebilirsiniz.
500. Yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi
Diyarbakır Kültür Tabiat Varlıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği
Toplumsal Araştırma ve Özgün Düşün Derneği
Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma ve Yaşatma Derneği’nden Dilan Kaya, “Diyarbakır/Sur: Bir Bellek Yolculuğu” projesini anlattı. 2015’te Sur’daki çatışmalı sürecin ve sonrasındaki yıkımın, kentin kültürel ve sosyal dokusunda tahribatlara yol açtığına dikkat çeken Kaya, projenin amacının kentin tahrip olan ve kaybolma riski taşıyan kültürel birikimini, geçmişi ve bugünün kayıt altına alarak, çağların birikimiyle oluşan bu hafızasını gelecek kuşaklara aktarmak olarak tanımladı. Bu bağlamda, Toplumsal Hafıza ve Hafıza Mekanları başlığıyla bir seminer yaptıklarını, aynı zamanda dört şehirde farklı etnik, dini, sosyal arka plana sahip olan kişilerle Sözlü Tarih Çalışmaları yürütüldüğünü ve bu yapılan görüşmelerin harita, kitap ve sözlü tarih çalışmalarının içeriğini beslediğini aktardı.
Toplumsal Araştırma ve Özgün Düşün Derneği’nin “Hepimizin Şehrinde Ortak Geçmişten Birlikte Yaşama Doğru; Kars” başlıklı projesini Emrah İnalpolat anlattı. 2017 yılında kurulan ve insan hakları odaklı projeler ekseninde çalışmalar yürüten dernek, projenin temel amaçlarının farklılıkları, eşitliği ve çoğulculuğu desteklemek olduğunu vurguladı. Kars’ta yok edilen kültürlerle ilgili çalışmanın Türkiye, Ermenistan, Gürcistan ve Rusya’da farklı ayakları olduğunu aktardı. Aynı zamanda, Kars, Ardahan ve Iğdır’da yaşayan farklı etnik ve kültürel grupların gelenekleriyle ilgili yapılan saha çalışmalarının araştırmacılar ve bölgede yaşayanlar eşliğinde farklı kültürlere ev sahipliği yapan birçok hafıza mekanın bulunduğunu ancak bunların da bakımsız halde olduğunu dile getirdi.
500.yıl Vakfı Türk Musevileri Müzesi’nin, Yahudi Geçmişinin Bize Öğrettikleri projesinin çalışmalarını Emel Benbasat ve Nisya İşman Allovi anlattı. Projenin amacının Osmanlı ve Türk Yahudilerinin kültürel yaşamı tanıtmak olduğunu dile getiren Benbasat ve Allovi, bu proje kapsamında yaşadıkları bölgeleri terk eden insanlarla sözlü tarih görüşmeleri yaptıklarını belirtti. Görüşmecilerin paylaştıkları çocukluk fotoğraflarıyla dijital bir albüm oluşturduklarını eklediler. Kültürel aktarımın yanı sıra sosyal hayata da değindiklerini söyleyen Vakıf, “Tabak Yapıştırıcısı” gibi günümüzde kaybolmuş birçok mesleği ve kültürel değerleri kayıt ettiklerini dile getirdi.
Türetim Ekonomisi Derneği
Türkiye İnsan Yönetimi Derneği
Yüksekova Sosyal Etki ve Kültür Derneği
Türetim Ekonomisi Derneği’nden Nebile Bayrak, İklim ve Biyoçeşitlilik Krizlerine Karşı Kadın Emeği(KADİM) projesinin çalışmalarını katılımcılarla paylaştı. İklim krizinde toplumsal cinsiyet eşitliği ve geleneksel doğa dostu üretim yöntemlerine yoğunlaşan proje, kadınların katılımıyla üretken, çeşitlilik içeren sürdürülebilir bir ekosistem oluşturmayı amaçlıyor. Bayrak, proje kapsamında, dayanışma ağının oluşturulduğunu ve 26 kadın ağıyla çevrimiçi platformlarda buluşarak üreticilerin sorunlarını tartıştıklarını aktardı. Bayrak, her kadın topluluğunda ortak problemlerden birinin emeğin karşılığını alamamak olduğunu söyleyerek, ekolojik ve sosyal açıdan adil üretim yapan üreticilerle tüketicileri bir araya getiren bir sistem olan Good for Trust isimli satış kanalıyla daha adil bir dünya yaratmayı amaçladıklarını söyledi.
Yüksekova Sosyal Etki ve Kültür Derneği başkanı Esengül Pınar Özcan, Dünyayı Kadınlar ve Çocuklar Değiştirecek projesinin bölgede yaşayan, kadınların hak ve sosyal haklara erişimde fırsat eşitliğinden yararlanmasını sağlamayı ve erken çocukluk dönemiyle ilgili farkındalık yaratmayı amaçladığını belirtti. Proje kapsamında kadınlarla hane ziyaretleri yapıldığını belirten Özcan, görüşme yaptıkları kadınların ihtiyaçlarının tespit edildiğini ve kadınlarla toplumsal cinsiyet, aile içi şiddet ve ayrımcılık başlıklarında görüşmeler yaptıklarını anlattı.
Bitlis Girişimci Kadın Derneği adına Ayşe Topyüz ve Özlem Olgun, “Kadınlar Tiyatro ile Güçleniyor” projesini tanıtarak bölgedeki kadınları desteklemek amacıyla dernekte verilen diğer eğitici kursların yanında tiyatronun da nasıl önem kazandığını aktardı. Proje kapsamında kostüm dikimi, tiyatro çalışmaları, ses ve diksiyon çalışmaları, hareket yoluyla bedensel farkındalığı artırma çalışmaları yaptıklarını belirten Topyüz ve Olgun, pandemi dönemiyle ara verdikleri çalışmalarına masal ve hikaye anlatıcılığı eğitimi, doğaçlama çalışmaları, yaratıcı yazarlık çalışmaları, perküsyon dersleri gibi çalışmalarla devam ettiklerini dile getirdi. Topyüz, sanatın kadınlar için ne kadar değerli olduğunu ve çalışmalarına 40 kadınla başlayıp 700 kadınla devam ettiklerini söyledi.
Türkiye İnsan Yönetimi Derneği’nden Emre Tamer, pandeminin kadın istihdamına olumsuz etkileri olduğunu belirterek sözlerine başlayan Tamer, “İşte Birlikte” projesiyle insan kaynakları birimlerininin kapasitelerini güçlendirerek işyerinde çeşitlilik amaçladıklarını söyledi. PERYÖN ve Gedik Üniversitesi’nin işbirliğiyle çalıştaylar, anket uygulamaları, eğitimlerde alınan geri bildirimler farkındalık videoları, sosyal etki raporu, mentörlük çalışmaları yaptıklarını belirtti. 4000’in üzerinde insan kaynakları biriminde çalışan kişiye ulaştıklarını söyleyen Tamer, anket sonuçlarından elde ettikleri bilgileri paylaştı. Gelen geri bildirimlerden yola çıkarak toplumsal cinsiyet kavramlarına yaklaşımın herkeste farklı olduğunu dile getirirken, eğitim çalışmalarında bu kavramları ve tanımları anlattıklarını söyledi.
Temiz Giysi Kampanyası Derneği’nden Damla Uçak, tekstil işçilerinin çalışma koşullarını iyileştirmeye yönelik çalışmalar yürüttüklerini söyleyerek, tekstil işçilerinin daha güvenli çalışma koşullarına sahip olmalarını ve daha adil bir ücret almaları için faaliyetler yürüttüklerini belirtti. Türkiye’de meslek hastalığı kavramını yaygınlaştırmak ve iş güvenliği uygulamalarını artırmak amacıyla projeye başladıklarını belirten Uçak, hazırladıkları Suriyeli Göçmen İşçilerin Meslek Hastalıkları Hakkında Bilgilendirilmesi kitapçığını örnek vererek, birçok sektör için kitapçık hazırladıklarını belirtti. Proje kapsamında ürettikleri videolar desteğiyle de meslek hastalıklarını tanıttıklarını söyledi.
Mültecilerle Dayanışma Derneği’nin Mültecilere Yönelik Ayrımcılıkla Mücadele İçin Etkili Video Üretimi projesini dinleyicilerle paylaşan Nursen Aslan, proje kapsamında İzmir’de sinema televizyon ve iletişim bölümlerde okuyan üniversite öğrencilerine verdikleri eğitimi anlattı. Duygular aracılığıyla aktarımın sinemacılıkta çok önemli olduğunu ve buna yönelik eğitimler yaptıklarını belirten Aslan, atölyelerde mültecilik sorunları üzerine kafa yorduklarını belirtti. Mülteciliğin homojen bir başlık olmadığını, LGBTİ+, kadın, çocuk, engelli mülteci olmanın da kendi içinde farklı zorluklar yaratan durumlar olduğunu ve bununla mücadele etmek için alanlarında uzman kişiler ile mülteci hakları konusunda destek aldıklarını ve etik ilkeleri de öne çıkardıklarını söyledi. Çekim, kamera ve müzik atölyeleriyle sanatın iyileştirici ve birleştirici gücünden yararlandıklarını söyledi ve filmlerin gösterimlerinin çevrimiçi olacağını dile getirdi.
Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı
Türkiye İnsan Hakları Vakfı
Pi Gençlik Derneği
Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği
Sansür ve otosansüre karşı çalışmalar yürüten Susma Platformu adına projelerini dinleyicilerle paylaşan Sumru Tamer, ifade özgürlüğü ihlallerini izlediklerini ve sansüre uğrayan kişilerden alınan ayrıntılı bilgileri derleyerek platformun websitesinde ve sosyal medya hesaplarında bu vakaları paylaştıklarını belirtti. Susma platformunun yaklaşık 79 katılımcısı olduğunu belirten Tamer, kitlesel fonlama atölyesi, dijital aktivizm etkinliği gibi çeşitli atölyeler düzenlediklerini dile getirdi. Farklı mecralara ulaşmak için çeşitli etkinlikler yaptıklarını ve bu etkinliklerden biri olan Kıraathane Kitap Şenliği ile edebiyat severlere ulaşmayı amaçladıklarını belirtti. Yasaklanan belgesel filmler için film festivali üzerine çalıştıklarını söyledi.
Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı’nın projesini dinleyicilerle aktaran Ferda Fahrioğlu, projenin hedef kitlesinin ayrımcılık alanında çalışan sivil toplum örgütleri, hukukçular ve ayrımcılığa maruz kalmış olan kişiler olduğunu belirtti. Ayrımcılığa maruz kalan bireylerle nasıl görüşüleceği ve KVKK kanunu kapsamında verilerin nasıl saklanacağını konusunda eğitimler verildiğini söyleyen Fahrioğlu, aynı zamanda Ayrımcılığa Karşı Başvuru Mekanizmaları kitapçığının Kürtçe, Ermenice, İngilizce ve Arapça’ya çevrildiğini ve sivil toplum kuruluşlarına dağıtıldığını söyledi. Türkiye’de Ayrımcılık Algısı ve Hak Arama Mekanizmalarına Başvuru Sürecinde Karşılaşılan Engeller isimli saha araştırması raporunun ve Ayrımcılık Yasağı, Başvuru Mekanizması ve Ayrımcılığın İzlenmesi Rehberi’nin yayınlandığını iletti.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı adına konuşan Pınar Ceylan, “İşkence ve Diğer İnsan Hakları İhlallerinin Önlenmesinde Toplumsal Mücadelenin Güçlendirilmesi” isimli projeyi tanıttı. Ceylan, insan hakları ihlallerine karşı en etkili yöntemlerden birinin ihlallerin görünür kılınması ve toplumsal farkındalığın ve direncin artırılması olduğunu düşündüklerini ve bu kapsamda yapılan faaliyetlerden birinin “herkes için insan hakları” kampanyası olduğunu iletti. Kampanya kapsamında günlük insan hakları ihlalleri raporlarından derleyerek oluşturulan kısa bilgilendirici videolar hazırladıklarını ileten Ceylan, derneğin esas faaliyetlerinin işkence görenlerin tedavisi ve rehabilitasyonu olması sebebiyle için proje öncesi sosyal medya kullanmadıklarını söyledi. 2015 ve 2016’da doğuda ve güneydoğuda yaşanan sokağa çıkma yasakları dönemine ilişkin bellek çalışması yürütüldüğünü ve bu çalışmayı kitaplaştıracaklarını iletti.
Pi Gençlik Derneği’den Seda Şahin ve Melisa Demirkıran, Hak Temelli ve Kapsayıcı Gençlik Çalışmaları için Gençlik Organizasyonlarının Güçlendirilmesi projesini katılımcılarla paylaştı. Derneğin gençlik hakları ve sorunları, gençlerin bireysel kapasitelerini geliştirmek, dezavantajlı gençlerin fırsat eşitliğine erişimini sağlamak gibi hedeflerinin olduğunu dile getiren Şahin, bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşu ve çalışanlarının kapasitelerini artırmak üzerine bir proje geliştirdiklerini iletti. Anket çalışması yürüterek gençlik çalışanlarının hak temelli çalışma algısını ölçmek üzerine 318 gençlik çalışanıyla görüştüklerini belirtti. İnsan Hakları ve Hak Temelli Çalışma Eğitimi’nde insan haklarının tarihsel gelişimi, sivil toplum ve insan hakları ilişkisi, sosyal hakları ve savunuculuk konularını ele aldıklarını söyleyen Demirkıran, aynı zamanda Gençlik Hakları Eğitimini ve Ayrımcılıkla Mücadele Eğitimi planladıklarını iletti.
Toplumsal Haklar ve Araştırmalar Derneği’nden Hakan Özgül, proje kapsamında hazırladıkları Engelli Hakları İzleme Raporunu paylaştı. İzleme adına durum tespiti, sorunların sebep dağılım ve derinliği, savunuculuk çalışmalarına destek, kamu politikalarına etki ve insan haklarının güçlendirilmesi gibi başlıklara yer vermeyi amaçladıklarını belirtti. İşkence, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya cezaya maruz kalmama, sömürü, şiddet ve istismara maruz kalmama, bağımsız yaşayabilme ve topluma dahil olma, kişisel hareketlilik, habilitasyon ve rehabilitasyon, yeterli yaşam standardı ve sosyal korunma alanlarında altı izleme alanı kurduklarını dile getirdi.
Bu proje Avrupa Birliği tarafından desteklenmektedir.