Hrant Dink Vakfı bünyesindeki ASULİS Dil, Diyalog, Demokrasi Laboratuvarı’nın düzenlediği 'Medyada toplumsal cinsiyet eşitliği ve ayrımcılık' başlıklı panel, 11 Aralık 2017'de Anarad Hığutyun Binası Havak Salonu’nda yapıldı. Bianet kadın ve LGBTİ haberleri editörü Çiçek Tahaoğlu’nun moderatörlüğünü üstlendiği panel, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği tarafından yürütülen “Dilimizi Dönüştürüyoruz: Cinsel Şiddet Alanında Hak Temelli Habercilik” başlıklı projenin koordinatörü Pınar Büyüktaş ve Kaos GL Medya ve İletişim Koordinatörü Yıldız Tar’ın katılımıyla yapıldı.
Panelin video kaydı
Çiçek Tahaoğlu’nun açılış konuşmasının ardından, Pınar Büyüktaş projeye başlarken kavram tartışmaları etkinlikleri ile cinsel şiddetle ilgili kavramların ne olduğu, cinsel şiddetin daha çok konuşulabilir hale gelmesinin önemi üzerine durduklarını anlattı. Kavramların doğru kullanımı ve yaygınlaştırılması üzerine çalışırken medya dilinde bu yanlış tanımlar ve ifadelerin devam ettiği sürece değişimin mümkün olmayacağını fark ettiklerini dile getirdi. “Dilimizi Dönüştürüyoruz: Cinsel Şiddet Alanında Hak Temelli Habercilik” başlıklı proje ile de doğru kavramların doğru yerlerde kullanımı ile ilgili işbirliğini nasıl başlatabiliriz sorusuna odaklandıklarını ve bu amaçla medya çalışanları ve gazetecilik öğrencileri ile bir araya geldiklerini aktardı. Medyada üretilen cinsel şiddetle ilgili haberlerde kullanılan ve şiddetin pornografisini öne çıkaran haber dili ve görselin cinsel şiddete dair düşünme biçimimizi etkilediğini söyleyen Büyüktaş, bu dilin değişimi için mücadele ettiklerini ve işbirliği yapmaya çalıştıklarını belirtti. Bu işbirliği temelinde ortaya çıkan çalışmalarında, medyanın cinsel şiddet alanında ne kadar kritik bir rolü ve fikri yayma ve değiştirmede çok güçlü bir etkisi olduğunu anlattı.
İkinci konuşmacı Yıldız Tar, yaklaşık 10 yıldır medya takibi yapan Kaos GL’nin 2017 yılı rapor çalışmaları verilerine dayanarak Türkiye yazılı basınında LGBTİ’leri konu edinen içeriklerin yarısından fazlasının LGBTİ’lere dönük insan hakları ihlali içerdiğini belirtti. Türkiye’de yazılı basının, LGBTİ kimliklerini hastalık, suç, günah ya da sapkınlık ile ilişkilendirilerek ayrımcı dil ve nefret söylemi ürettiğini vurgulayan Tar, LGBTİ’lerin çok ciddi oranda medyada hedef gösterildiği bir süreçten geçildiğini vurguladı. Medyanın insanların hayatlarını, gündelik yaşamlarını, hayatın birçok alanını belirleyen bir güce sahip olduğunu söyleyen Tar, Türkiye medyasında LGBTİ’ler açısından tablonun olumlu bir yerde durmadığını belirtti. Özellikle Türkiye’de haberciliğin LGBTİ’leri özne olarak görmeyen bir dil kullandığını belirten Tar, LGBTİ’lerin dışlandığı bir sistemin sürdürülmesi ile LGBTİ’lere dönük bir ayrımcılık ideolojisinin yerleştiğini ifade etti.