Hrant Dink Vakfı bünyesindeki ASULİS Dil, Diyalog, Demokrasi Laboratuvarı’nın düzenlediği 'Yerel yönetimlerde kadınlar ve ayrımcılık' başlıklı panel, 25 Ekim 2017'de Anarad Hığutyun Binası Havak Salonu’nda yapıldı.
Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme, güvenlik harcamaları, girdiçıktı modellemesi, istihdamda cinsiyete dayalı ayrımcılık konularında araştırmalar yapan Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi (KEİG) üyesi ve Kadınsız Kentler kitabı yazarlarından Gülay Günlük-Şenesen’in moderatörlüğünü üstlendiği panel, sosyal politikada dönüşümler, yoksulluk, gelir dağılımı, toplumsal refahın kavramsallaştırılması ve ölçümü, toplumsal cinsiyet ve sosyal politika, sosyal yardım mekanizmaları, sağlık politikaları konularında araştırlamalar yürüten Kadınsız Kentler kitabı yazarlarından Burcu Yakut Çakar; Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) tarafından hazırlanan Belediyelerde Kadın, Kadınlar için Belediye raporunun yazarı Ulaş Bayraktar; aynı raporun saha çalışmasını yapan TESEV proje yürütücüsü Aslı Atay’ın katılımıyla yapıldı.
Panelin video kaydı
Gülay Günlük-Şenesen, son zamanlarda yeni kentsel gündemde yerini bulan dezavantajlı grupların haklarının insan hakları temelinde korunması ve kent hizmetlerinin bu çerçevede planlanması yaklaşımı üzerine yaptığı açılış konuşmasında kadınların kentte var olma taleplerinin ve kadınların yapabilirliklerinin artırılması üzerine dikkat çekti. Merkezi hükümetin hizmetlerine göre yerel yönetim hizmetlerinin insanların yaşamlarına doğrudan etki eden hizmetler olması ve bu nedenle belediye yönetiminin toplumun birliği ve kent haklarının sağlanması açısından temel muhatap kurum olarak kabul edilmesi gerektiğine dikkat çeken Şenesen, özellikle hizmet üretenlerin dönüşmesini sağlamak için bu alanda yapılan çalışmaların önemine değindi.
Gülay Günlük-Şenesen’in açılış konuşmasının ardından, panelin ilk konuşmacıları Ulaş Bayraktar ve Aslı Atay, TESEV tarafından hazırlanan Belediyelerde Kadın, Kadınlar için Belediye adlı raporun sunumunu yaptı. Raporun saha çalışmasını yapan Aslı Atay, Türkiye 2014 yerel seçimleri bulgularına dikkat çekerek tüm belediye başkanlıklarında kadınların temsil oranının yüzde üç olduğunu belirtti. Kadının temsili yerel yönetimlerde kadınlara yönelik hizmetleri nasıl etkiliyor sorusundan yola çıkarak araştırmalarını şekillendirdiğini dile getiren Atay, bu amaçla 30 büyükşehir belediye meclislerindeki kadın temsil oranlarına baktıklarını söyledi. Bu 30 büyük şehri coğrafi ve siyasi dağılım gözeterek daha küçük bir gruplandırma ile 11’e düşürdüklerini belirten Atay, hem kadınların karar alma mekanizmasına katılımı hem de kadınlara yönelik hizmetleri detaylı bir şekilde değerlendirmeye çalıştıklarını belirtti. Atay’ın ardından söz alan Ulaş Bayraktar, Türkiye’deki siyasetin işleyişi ve gündelik mekanizmasının özellikle kadınlarda daha kristalleşen bir ayrımcılığa tâbi olduğunu dile getirdi. Türkiye’de yerel siyaseti yapma biçiminin bu mekanizmanın çarpık ilişkilerini içselleştirmekten geçtiğini dile getiren Bayraktar, eğer bu yapılan tarza itirazınız varsa zaten ya siz bu sürece müdahil olmaya çalışmıyorsunuz ya süreç esnasında ekarte ediliyorsunuz ya da farkında olmadan siz de bunu içselleştiriyorsunuz diyerek aktörlerin rollerine vurgu yaptı. Kadınların yerel yönetimlerde ya da genel olarak siyasetteki eksik temsilinin iyi bir umut kaynağı olacağını da dile getiren Bayraktar, bu çarpık ilişkide kadınların suç ortaklığına girmektense, siyasetin farklı yapılmasına vesile olduğu noktalarda kadın temsilinin önemine vurgu yaptı. Kadınların siyasetteki eksik temsilinin bir sorun olmadığını hatta tam tersine fazlasıyla temsil edildiklerini ve belirleyici olduklarını söyleyen bir anlayışla karşı karşıya geldiklerini dile getiren Bayraktar, çoğu erkeğin kadınların siyasi sürece katıldığına dair bir kanıt üretme çalışması içerisinde olduklarını söyledi.
Son olarak, Burcu Yakut Çakar, kamu politikalarının toplumsal cinsiyet açısından tarafsız olmadığı varsayımından hareket ettiklerini ve kamunun yaptığı her türlü müdahalenin her zaman giderici etkisi olmayacağını ama bir taraftan da mevcut eşitsizlikleri derinleştirici etki yaratabileceğinin altını çizerek konuşmasına başladı. Kadınsız Kentler kitabında yer alan çalışmaların dayandığı kuramsal ve analitik çerçeveye yer veren Çakar oldukça kapsamlı saha bulgularını paylaştı. Ayrımcılık ve eşitsizliklerin kesiştiği durumlardaki toplumsal cinsiyet eşitsizliğini çok boyutlu bir perspektiften değerlendirmek zorunda olduğumuzu dile getiren Çakar, dirlik temelli bir yaklaşımın hem pratikte hem de analitik bir araç olarak kolaylaştırıcı bir etkisi olduğunu vurguladı. Tarafsız olmayan kamu politikaları içerisine toplumsal cinsiyet perspektifinin yerleştirilmesi ya da anaakımlaştırma yöntemiyle, politikaların farklı etkilerini dikkate alarak tasarlanması gerektiğini ya da faaliyetlere ayrılan kaynakların ve bu kaynaklara ilişkin taahhütlerin ve çıktıların eşitlik açısından izlenmesi gerektiğini belirten Çakar, bütçenin bir araç olarak ayrımcılığın izini sürmek açısından kolay ancak bir o kadar da zor bir mekanizma olduğunu ekledi. Toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme perspektifini araştırmalarının temel çerçevesi içerisinde merkeze oturttuklarını dile getiren Çakar gelirler ve harcamaların yeniden yapılandırılması açısından bu perspektifin önemini vurguladı.