Medyada Ayrımcılık ve Nefret: Sosyal Medya, Farklılıkların Temsili ve Ayrımcılıkla Mücadele' paneli, Hrant Dink Vakfı tarafından, Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi Projesi kapsamında 23 Ekim 2014 Perşembe günü Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlendi.

Uluslararası Siber Nefretle Mücadele Ağı'nın kurucularından Ronald Eissens ve İrlanda Ulusal Üniversitesi Maynooth, Medya Çalışmaları bölümünden Dr. Gavan Titley’nin konuşmacı olduğu panelin moderatörlüğünü Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Dr. İdil Engindeniz üstlendi. 

Dr. Gavan Titley, 'Karma bir medyada 'nefret'in dolaşımı: Sistem, bağlam, içerik' başlıklı konuşmasında, nefret söyleminin sosyal medyada yayılma biçimlerine, nefret söyleminin tespit edilmesinde bağlamın ve nefretin içeriğinin önemine değindi. Öte yandan, başlı başına nefret söylemi olarak tanımlanamayan ama gündelik dilde dezavantajlı grupları ötekileştiren, hedef gösteren söylemlerin nasıl yaygınlaştığını ve bu söylemlere sosyal ve siyasi olarak nasıl anlamlar yüklediğimizi tartışmanın önemine dikkat çekti. 

Nefret söyleminin politik ve ideolojik bir konu olduğunu ifade eden Titley, bir ifadeyi nefret söylemi olarak tanımladığımızda toplumsal değerlerle ve ifade özgürlüğü ile ilgili birçok tartışmanın da beraberinde geldiğini belirtti. Titley’e göre nefret söylemi, çoğu zaman tarihsel olarak bastırılmış, sosyal ve siyasi olarak ötekileştirilen ve hedef gösterilen kimliklere yöneltilir. Titley, nefret söylemine maruz kalan dezavantajlı grupların, kültürel, sosyal ve siyasi olarak da yalnızlaştırıldığı toplumlarda iktidar konumundaki ya da güçlü grupların da gücünü pekiştirmeye devam ettiğini belirtti. Fakat egemen grup ve kimliklere karşı nefret söyleminde bulunulan durumlar da olur. Titley, bu gibi durumlarda nefret söyleminin içeriğini, tarihsel, kültürel ve sosyo-politik konjonktürle birlikte değerlendirmenin çok önemli olduğunu söyledi ve dezavantajlı ve baskılanan gruplarla muktedir konumdaki grup ve bireylerin maruz kaldığı nefret söyleminin etkilerinin çok farklı olduğuna işaret etti. Sosyal medyanın ise bu tür söylemlerin yaygınlaşmasında önemli bir rolü olduğunu ve kamusal alanın bir uzantısı olarak karışımıza çıktığını belirtti. Sosyal medyanın kullanıcıları sürekli olarak söyleme davet ettiğini vurguladı.

Dr. Gavan Titley’nin ardından sözü alan Ronald Eissens, konuşmasında, nefret söylemi ile mücadele yöntemlerinden, sözcüklerin gücünden, ifade özgürlüğünden, internette ve sosyal medyada nefret söyleminin geçmişinden ve bugününden ve bunların web 2.0 ile bağlantılarından bahsetti.

Kontrol edilmeyen nefretin şiddetle, aşırıcılıkla ve ölümle sonuçlandığını vurgulayan Eissens, ifade özgürlüğü ile nefret söylemi ilişkisiyle ilgili tartışmalara da değindi. İfade özgürlüğünün, demokrasiler için gerekli olduğunu ifade ederken, pek çok örnekte nefret içeren söylemlerin şiddeti, istismarı, katliamı, etnik gerilimi, terörü ve savaşı beraberinde getirdiğini söyledi. Bu nedenle, tartışmalı bir konu olan nefret söyleminin yasalaştırılması ile ilgili olarak, demokrasinin korunması için ifade özgürlüğünün her zaman yasalar ile dengelenmesini savunduğunu belirtti.

Eissens, nefret söylemi ve ayrımcılıkla mücadele etmek etmekte olan farklı kuruluşlardan ve yürütülen kampanyalardan bahsetti. Nefret söylemi ve internet ile ilişkisi konularında tartışma platformlarının oluşturulmasının, internet üzerinden eğitim programları düzenlenmesinin ve farklı alanlar için çeşitli kampanyalar yürütülmesinin önemine değindi. Nefret söyleminin sosyal medya ile başlamadığını, ancak sosyal medya ile yeni ve daha hızlı yaygınlaşma biçimleri yoluyla etkisinin arttığını ifade etti. Eissens konuşmasını, "Nefret söylemi büyük bir tehlike ve büyümeye devam ediyor, hepimiz nefret söylemine karşı bir şeyler yapabiliriz" diyerek noktaladı.



Ronald Eissens, Amsterdam’da bulunan uluslararası insan hakları örgütü Magenta Vakfı’nın genel direktörü ve kurucu ortağıdır. Aynı zamanda 22 ülkede sanal nefret üzerine veri toplayan Uluslararası Sanal Nefretle Mücadele Ağı’nın (International Network Against CyberHate) kurucu ortağı ve yönetim kurulu üyesidir. Eissens, 1992’den bu yana birçok ulusal ve uluslararası ırkçılık karşıtı ve insan hakları projesinde yer almıştır. Suzette Bronkhorst ile birlikte, dünyanın ilk sanal nefret şikâyet bürosunu kurmuştur. Uluslararası ırkçılık karşıtı bir eğitim projesinin parçası olarak First Sailing Internet Connection’ı oluşturmuştur. İşgal altındaki Saraybosna için erzak ve tıbbi malzeme transferlerinin organizasyonuna katılmıştır. Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Durban şehrinde yapılan Dünya Irkçılık Karşıtı Konferans esnasında tarafsız muhabirlik yapmış, Yahudi Soykırımı sırasında öldürülmüş bütün Hollandalı Yahudilerin isimlerini internet üzerinden yayınlayarak, antisemitizme ve Soykırım’ın inkârına dikkat çekmiştir. Çoğunlukla sanal nefret üzerine araştırma yapmış, yazmış ve çeşitli yayınlar hazırlamıştır. Antisemitizm, Yahudi Soykırımı’nın inkârı ve karşıt-ifade (counter speech) konularında uzmanlaşmıştır. Aynı zamanda, Küresel Antisemitizmle Mücadele Forumu (Global Forum to Combat Antisemitism) kapsamında, online antisemitizm çalışma grubunun üyesidir.

Dr. Gavan Titley, İrlanda Ulusal Üniversitesi, Maynooth’da Medya Çalışmaları Bölümü'nde öğretim görevlisidir. Batı Avrupa’da ırkçılık ve çok kültürlülük ekseninde, medyada söylem ve kamusal kültür üzerine araştırmalarını sürdürmektedir. Alana Lentin ile birlikte hazırladığı 'The Crises of Multiculturalism: Racism in a Neoliberal Age' (Çok Kültürlülük Krizleri: Neoliberal Çağda Irkçılık) (2011) ile Karina Horsti ve Gunilla Hultén’le birlikte editörlüğünü üstlendiği 'National Conversations: Public Service Media and Cultural Diversity in Europe' (Ulusal Diyaloglar: Avrupa’da Kamu Medyası ve Kültürel Çeşitlilik) (2014) kitapları en son yayınları arasındadır. Şu sıralar, Avrupa Konseyi için 'online nefret söylemi' ve Sage Publications için 'ırkçılık ve medya' üzerine birer kitap hazırlamaktadır. Titley aynı zamanda, The Guardian gazetesinde yazmaya devam etmektedir.