Hrant Dink 19 Ocak 2007’de genel yayın yönetmeni olduğu Türkçe-Ermenice gazete Agos’un önünde, yıllara yayılan ve giderek tırmanan tehdit ve hedef gösterme sürecinin ardından öldürüldü. 22 Ocak 2007’de, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, suikast için “örgütle bağlantısı yok” dedi. 24 Ocak 2007’de tetikçi Ogün Samast ve onu azmettiren Yasin Hayal, birkaç mahalle arkadaşıyla birlikte  tutuklandı. Grubun içerisinde yer alan polis haber elemanı Erhan Tuncel de hemen ardından tutuklandı.

İlk yargılama sürecinde Hrant Dink’in öldürüleceğine dair bilginin jandarma, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında olduğu ortaya çıktı. Bu süreçte Dink ailesi avukatlarının devlet görevlilerinin sorumluluklarına dair talepleri reddedildi. Dava devam ederken Dink ailesi avukatlarının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yaptığı başvuru 14 Eylül 2010’da karara bağlandı. AİHM’in Türkiye’yi mahkumiyet kararında, “kamu görevlilerine ilişkin etkin soruşturma yürütülmediği” ve “Dink için koruma kararının çıkarılmış olması gerektiği”, “yaşam hakkının ihlal edildiği” belirtiliyordu.

17 Ocak 2012 günü 14. Ağır Ceza Mahkemesi kararı açıklandı, “örgüt yoktur” denildi. Dink ailesi avukatları kararı temyiz etti ve 12 Kasım 2012’de Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.

13 Mayıs 2013’te Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Dink cinayeti davasında İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararı bozdu; “örgüt var” dedi. Bu arada, başvurudan iki yıl sonra, 17 Temmuz 2014’te Anayasa Mahkemesi Dink cinayeti davasında ihlâl kararı verdi ve kamu görevlilerinin yeterince soruşturulmadığını belirtti.

Cinayetin işlenmesinden neredeyse 9 yıl sonra, 2015 yılı sonunda 27 devlet görevlisi hakkında dava açıldı. Türkiye’deki siyasi cinayetler tarihinde bir ilk olarak il jandarma görevlileri, Ankara ve İstanbul istihbarat daire başkanları, emniyet müdürleri iddianamede “şüpheli’’ sıfatıyla yer aldı ve yargılanmaya başlandı.

15 Temmuz 2016 darbe girişimi iddianameleri kapsamında savcılık, Dink cinayetinin FETÖ ile bağlantılı ve “başka bir düzen getirmek için başlangıç eylemi” olduğu belirtildi. İddianamede cinayet şüphelisi askerlerin 15 Temmuz darbe girişiminde aktif rol aldığı iddia edildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava 6 yıl sonra, 26 Mart 2021’de karara bağlandı. Dink Ailesi avukatları, kararın tutarsızlıklarına, tek yönlülüğüne, soruşturmanın eksik yürütüldüğüne dikkat çektiler, bazı sanıklar için verilen beraat kararlarına ve soruşturmanın yürütülme şekline itiraz ettiler ve kararın bozulmasını talep ettiler.

Üzerinden geçen yıllara rağmen Hrant Dink cinayeti devam etmekte… Hedef gösteren, tehdit eden, cinayeti organize eden, icra eden örgütü tanımlayan bütünlüklü bir yargılama henüz gerçekleşmemiştir.

 

Kararla ilgili Dink Ailesinden yapılan açıklama

DİNK AİLESİNDEN AÇIKLAMA
26 Mart 2021

Hrant Dink 19 Ocak 2007’de, İstanbul’un göbeğinde, gazetesi Agos’un önünde arkasından sıkılan iki kurşunla kalleşçe öldürüldü.

Cinayet; Genelkurmay’ın, siyasilerin, yargının, medyanın ve bazı devlet güdümlü sözde sivil toplum kuruluşlarının dâhil olduğu üç yıl süren bir hedef gösterme ve tehdit sürecinin sonunda gerçekleşti. 

Öldürülmeden bir hafta önce, öldürülen kişi yazdığı “Neden hedef seçildim?” yazısıyla hepimize bir not bıraktı ve yaptığı son konuşmalarında “Bu devletin derinliğinin bana haddimi bildirme operasyonudur”  sözleriyle açıkladı. Hrant Dink’in bu son yazısında bahsettiği hiçbir olay, kişi veya ilişki 14 yıldır soruşturmaya dâhil edilmedi. Üstelik de yazısında tanıklığı ve sezgileriyle bahsettiği birçok şey, sonrasında belgelerle de ispat edilmişken…

Operasyon öldürmeyle son bulmadı; ihmal, örtbas, delil karartma ve yanlış yönlendirmelerle devam etti.

Bütün bu mekanizmayı ele almayan bir yargılamanın bizi de kamuoyunu da ikna etmesi mümkün değil. 

Bugün verilen karar bu hakikatten oldukça uzak. Kendi içinde dahi orantısız bazı beraat ve ceza hükümlerini anlamak da anlatmak da oldukça güç. Hele bazı kararlar var ki; sanki kötülüğün kendisi değil adeta sızması cezalandırılmış izlenimi veriyor.

Yargılamanın geldiği noktada, 15 Temmuz 2016’da alçakça bir harekâtla yüzlerce insanımızın ölümüne, binlercesinin de yaralanmasına sebep olan, FETÖ olarak tanımlanan odakların 2007’de Hrant’ımızı da öldürmüş olduğu söyleniyor. 

Eğer bu doğruysa, başından beri olması için gayret gösterdiğimiz, talep ettiğimiz etkili soruşturma zamanında yapılsaydı, neredeyse 10 yıl sonra bu kadar canımızı yitirmeyecektik. Bu durumda, Hrant Dink cinayetinin zamanında soruşturulmuş olmamasının hesabının yüzlerce insanın ailesine, yakınlarına verilmesi gerekmez mi? 
Yargının itibarının yerlerde gezindiği bugünkü ortamda hangi mahkemeden adil bir karar çıkabilir ki? Bu ortam elbette suçlular için rahatlatıcıdır... Maalesef, bugün de Hrant Dink’in hedef gösterildiği ve cinayetin işlendiği yıllarda hâkim olan iklim ve ideolojinin benzeri hâkim. Böyle bir ortamda hangi hakikat ve adaletten bahsedilebilir? Bugün herhangi biri çıkıp “Hrant Dink’in öldürülmesinde Ermeni olmasının etkisi yok” diyebilir mi? Bu mekanizmanın kılcal damarlarına kadar işlemiş ırkçılık nasıl inkâr edilebilir?  

Bu dava bu haliyle kapatılıp, yılların derin devlet mekanizmasına FETÖ deyip geçilir ve etkili bir soruşturma yürütülmezse, bundan sonraki yıllarda kaybedilecek başka canların sorumluluğu kimin olacaktır? Katil nasıl bir çocuktuysa, FETÖ de Ergenekon da çocuk. Mekanizma ise çok daha yaşlı. Bu mekanizmanın başka canlar almaya devam etmesine müsaade edilmemeli.

Bir an önce şeffaflık, demokrasi ve hukuk ikliminin tesis edilmesi hepimiz için hava gibi, ekmek gibi, su gibi bir ihtiyaç. Nihayetinde umulan şey bir yüzleşme: Toplumun bu suçla yüzleşmesi, suçlunun suçuyla yüzleşmesi ve kurumların gerekli dersi çıkarması. 

Biz ailesi olarak, arkadaşları ve avukatlarıyla, Hrant Dink’in tabutuna omuz vermiş dostlarımızın da gücüyle; anlama, anlatma çabamızı ve hukuk mücadelemizi asla bırakmayacağız. Ta ki tüm mekanizma açığa çıkarılıp bir daha kullanılmayacak hale getirilene kadar.

 

Karar değerlendirme röportajları:

"Hrant Dink cinayeti davasında karar duruşması", Sunucu: Banu Güven, Konuk: Hakan Bakırcıoğlu, 25 Mart 2021

 

"Hrant Dink cinayeti davası kararı", Sunucu: Banu Güven, Konuklar: Fethiye Çetin, Yetvart Danzikyan, 26 Mart 2021

 

"Dink davasının avukatı Bakırcıoğlu: Bu cinayetten sadece FETÖ sorumlu değil" Sunucu: Gökçer Tahincioğlu, Konuk: Hakan Bakırcıoğlu, 26 Mart 2021

 

 

Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de, kurucusu ve genel yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinin önünde öldürülmesine ilişkin dava hakkında, avukatlar tarafından belirli dönemlerde hazırlanan raporlar: