Sevgili Hrant Dink Vakfı dostları,
Hrant Dink’in katledilişinin 18. yılında, 19 Ocak’taki anmaya yaklaşırken onun cesurca savunduğu hakikat, adalet ve yüzleşme konuları etrafında 13-18 Ocak arasında yapılacak “Hakikat İçin Söyleşiler” etkinlik serisinde 23,5 Hrant Dink Hafıza Mekânı'nda buluşuyoruz.
Bu yılki söyleşilerde: Tûba Çandar’ın kaleme aldığı “Hrant” kitabı üzerine kendisi ve Karin Karakaşlı ile sohbet edeceğiz. Ümit Kıvanç’ın tasarlayıp kurguladığı, Hrant Dink’in sözünü renge, şekle ve sese büründürerek aktaran ‘Hafıza Yetersiz’ filmini izleyip üzerine konuşacağız. Jülide Aral, Pakrat Estukyan, Fethiye Çetin ve Ayşe Gül Altınay ile köklerini, kimliklerini arayanların hikâyelerini dinleyeceğiz. Ali Bayramoğlu, Hülya Deveci ve İbrahim Kaboğlu’yla Hrant Dink’in öldürülmesinden önceki dönemin toplumsal ve siyasi iklimini, zamanın ruhunu tartışacağız.
18 Ocak akşamı Sebat Apartmanı’nın dış cephesi saat 19.00’da sanatçı Memed Erdener’in hazırladığı yansıtmayla aydınlanacak. Erdener ile 15.30’da yapacağımız söyleşinin ardından başlayacak ve 19 Ocak akşamı da 19.00’da tekrar edecek yansıtmayı izlemeye hepinizi bekleriz.
19 Ocak Pazar günü saat 15.00’te, Hrant Dink’in öldürüldüğü yer olan Agos Gazetesi’nin eski çalışma ofisinin bulunduğu Sebat Apartmanı önünde bir araya gelerek Hrant Dink'i anacağız.
Bu özel çağrıyı Hrant Dink’in Şubat 2005’te yazdığı “Biraz Dertleşsek mi?” yazısından bir alıntıyla bitirmek istiyoruz.
“Azınlık olmanın tadı, tat alanların yetisinden ziyade çoğunluğun tat verme yetisiyle doğrudan ilişkili.
Sorun aslında azınlıkların değil, çoğunlukların.
Onun içindir ki benim gibilerin çırpınışı siz çoğunluklara rağmen bir çırpınıştır.
Bu benim için de böyle, bir Kürt için de, kimliği köşeye sıkıştırılmış bir diğeri için de.
Tabii ki bu sıkıştırılmışlık altında kolay değil işimiz.
Hem kimliğimizi savunacağız, hem de o kimliğin tutsağı olmayacağız.
Zor ama başka çaremiz yok, becereceğiz.
Peki bu çırpınışımızı size rağmen değil de, sizin de katkınızla, sizinle birlikte yapsak, işimiz daha kolaylaşmaz mı?
Bi düşünseniz ha! Bi düşünseniz.”