Hrant Dink Vakfı olarak 2014 yılında, iki komşu ülkeden profesyonellerin sınır ötesi işbirliği ağları kurmalarını teşvik etmek amacıyla Avrupa Birliği tarafından finanse edilen Ermenistan-Türkiye Normalleşme Süreci Destek Programı kapsamında oluşturduğumuz Türkiye-Ermenistan Burs Programı devam ediyor. Burs Programı, uzmanlık paylaşımı ve kalıcı işbirliğine en çok ihtiyaç duyulan alanlardaki faaliyetleri desteklemek amacıyla başlatıldı. Program, akademi, sivil toplum, basın, kültür-sanat, çeviri-dil eğitimi, hukuk ve benzeri alanlardaki faaliyetleri destekliyor.

Türkiye-Ermenistan Burs Programı kapsamında İstanbul'da çalışmalarını sürdüren Ermenistanlı bursiyerler, Özel Getronagan Ermeni Lisesi'ni ziyaret etti. Çalışmalarını Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi'nde sürdüren bursiyer Greta Nikoghosyan, 'Getronagan' ile ilgili beklentilerini ve ziyaret sırasında hissettiklerini kaleme aldı.

Getronagan Lisesi, Ermenistan’da her öğrencinin eğitim hayatları sırasında, ya okuldaki edebiyat derslerinde ya da üniversitede en az bir kere duyduğu yerlerden biri.

Getronagan hakkında aklımda ilk uyanan çağrışımlar, doğal olarak Arşag Çobanyan, Hraçya Acaryan, Misak Medzarents, Vahan Tekeyan, Hagop Mıntzuri ve diğer Batı Ermeni düşünürleri ve yazarları ile ilgili oldu. Şüphesiz ki, Gomidas Vartabed adı da ebedi olarak bu okulla birlikte anılacak. İstanbul'da, M. Karakaşyan, Dzerents, H. Baronyan, L. Şant, K. Zaryan gibi dönemin en seçkin aydınlarının dersler verdiği ve 20. yüzyılın başında yeni nesil seçkin Ermeni figürlerini eğittiği gizemli bir yer olduğunu biliyordum.

Bu nedenle Getronagan ziyaretimiz benim için en heyecan verici ve uzun süredir beklenen olaylardan biriydi ve ziyaret günü gelip çattığında büyük bir sevinç içindeydim. Okulun, İstanbul'daki üç aylık kalışım süresince birçok kez önünden geçtiğim bir sokakta bulunduğunu keşfettiğimde büyük bir şaşkınlık yaşadım.

Okula oldukça kısa süre içinde vardık. Şehrin eski bir mahallesinde dikkatlice saklanmış gibi görünüyordu ve binada okulun varlığını gösteren sadece küçük bir levha vardı. Okulu önceden bilmiyorsanız fark etmeniz hiç kolay değil. Ancak en ilginç olan kısmı da okulun kapısı ardında bizi bekleyenlerdi. Müdüre Sayın Silva Kuyumciyan sıcak bir gülümseme ile karşıladı ve bize binada gönüllü olarak rehberlik yaptı. Heyecan içindeki grubumuz neredeyse tüm öğrenci kulüplerini ziyaret etti. Turumuz, ilk olarak büyük bir masa etrafında sağlam bir öğle yemeği yediğimiz salonda başladı. Özelikle de okul yaşamımıza oldukça uzun zaman önce veda ettiğimiz düşünüldüğünde, böylesine köklü bir geçmişe sahip olan bu efsanevi okulun bulunduğu binayı tanımak çok ilgi çekiciydi. Okul içinde, nostalji ve heyecanın bir arada olduğu karışık duygular ile geziniyorduk. Öğrencilerin oluşturduğu pek çok kulüp ve çalışma grubu vardı ve bunların birçoğuna uğradık. Öğrencilerle birlikte şarkılar söyledik, felsefe kulübünde tartışmalara daldık. Neyse ki dans grubu ile dans etmedik, aksi takdirde çok komik görünecektik. Zira bu gruptaki öğrenciler, bu dans hareketlerini bilmeyenler için izlemesi daha kolay olan Ermeni danslarında ustalaşmışlardı. Kimya ve teknoloji gruplarının çalışma süreçlerini de bölmek istemedik. Bir de tiyatro grubu vardı ve daha üst sınıflardaki öğrencilerin 'Wikipedia' üzerinde çalışarak, Doğu Ermenice sayfaları Batı Ermeniceye çevirdiği okul kütüphanesini gördük. Öğrencilerden bazıları ev ödevleri üzerinde çalışıyorlardı.

Okul, hayal ettiğimden daha küçük olsa da, atmosferinin tam beklediğim gibi olduğunu söylemeliyim. Bu okulda daha fazla öğrencinin öğrenim görmesini isterdim. Sadece Ermeni çocukların değil, başka çocukların da burada eğitim alabilmesini isterdim. Zaman içerisinde bunun da olacağını umuyorum. Güncelliğini her daim korumayı başaran bu efsanevi okulu ziyaret ettiğime çok memnun oldum.


Türkiye-Ermenistan Burs Programı
Avrupa Birliği tarafından finanse edilen
Ermenistan-Türkiye Normalleşme Süreci Destek Programı
kapsamında yürütülmektedir.