Hrant Dink Anısına Atölye Çalışmaları 2010

Susturulmuş Fakat Direnen: Anadolu ve Çevresinde Dil ve Bellek

 Sabancı Üniversitesi, Hrant Dink Vakfı ve Anadolu Kültür İşbirliğiyle

 İstanbul, 27-30 Mayıs, 2010

2010 yılında, Hrant Dink anısına üçüncüsü düzenlenen atölye çalışmasının teması, “Susturulmuş Fakat Direnen: Anadolu ve Çevresinde Dil ve Bellek” idi.

20. yüzyılın başı, Orta Doğu’da ve Doğu Avrupa’da çok-uluslu ve çok-dilli imparatorlukların çözülüşüne sahne olmuştu. Henüz oluşan ulus-devletler homojen kimlikler yaratmaya çalışırken, yeni kültürel hiyerarşiler şekillendi ve farklı diller tek bir milli dili hâkim kılmak amacıyla bastırıldı. Buna koşut olarak, tek bir tarihsel anlatının oluşturulması, diğer kimliklerin ve tarihsel anlatıların sonraki kuşaklara bellek yoluyla aktarılmasını olumsuz yönde etkiledi. Ancak, son yıllarda demokratikleşme, kimlik siyasetleri ve ulusaşırılık bağlamlarında farklı bellek ve dillere verilen önem artmış, dil politikalarının sonuçları tartışılmaya, daha genel olarak da geçmişle bugün arasındaki ilişki yeniden değerlendirilmeye başlanmıştır.

20. yüzyıl geride kalırken Anadolu’da ve çevresindeki bölgelerde dil ve belleğin tarih, hukuk, siyaset ve kültürle ilişkisi canlı bir tartışma alanı oluşturmaktadır. Bu bağlamda bizim de bu yılki atölye çalışmasındaki hedefimiz, dile ve belleğe ilişkin güncel yaklaşımları araştırma ve tartışmaya yönelik bir platform yaratmaktır.

Bu atölye çalışmasında aşağıdaki konuların (veya ilgili başka konuların) ele alındığı bildirilere yer verilmiştir:

  • Dil erozyonu ve dillerin yokoluşu; kamusal ve özel alanlarda dil ve kültür aktarımının kesintiye uğratılması; bu engelleme ve silme süreçleri karşısında ifade bulan direnme biçimleri,
  • Hukuk ve dil alanlarında ifade özgürlüğü, hukuk dilinde ayrımcılık, dil çeşitliliği ve anayasal dil(ler),
  • Siyaset, eğitim ve medyada ayrımcı dil ve şiddet dili,
  • Aydınların ve kamu entelektüelinin dil politikaları, siyaset dili ve bellekle yüzleşmedeki rolü,
  • Siyasi tercüme, kimlik siyasetinin farklı biçimleri arasındaki etkileşimler,
  • Şiddet, çatışma, travma ve kaybın resmî, popüler ve muhalif temsilleri,
  • Geçmiş haksızlıkları ele alan siyasi mekanizmalar ve kullandıkları dil-bellek temsilleri,
  • Tarih ve belleğin karşılaşması, ikisi arasındaki farklar ve iç içe olma halleri,
  • Bellek çalışmalarında sınıf, cinsiyet, “ırk” ve etnisitenin (yeniden) yapılandırılması,
  • Edebiyat, sanat, müzik, sinema ve diğer kültürel alanlarda geçmişin (yeniden) ifade bulması.