Fotoğraflar: Berge Arabian

4 yıl önce, Agos Gazetesi’nin eski çalışma ofisinin bulunduğu Sebat Apartmanı’nın önünde öldürülen Hrant Dink, 19 Ocak Perşembe günü saat 15.00’te, binlerce kişi tarafından anıldı. Anmaya katılanlar devam eden cinayet davasıyla ilgili adalet taleplerini dile getirdiler. Anmada bu yılki konuşmayı öldürelen Milliyet Gazetesi genel yayın yönetmeni Abdi İpekçi’nin kızı Nükhet İpekçi yaptı.

Nükhet İpekçi'nin anmada yaptığı konuşma şöyle:

 

19 Ocak 2011 – Nükhet İpekçi

 

Büyük bir aile olarak dördüncü defa buradayız. Artık akraba olduk. Kardeşimiz Rakel Dink’in söylediği gibi, bizi acılarda akraba ettiler.

Böyle anma günlerinde bazen asıl konudan uzağa savruluyoruz. Direnişi simgeleyen sözlerimiz, mahkeme kapılarına gelince, dışarıda kalıyor.

Bazı resmî kurum ve kişilerin, çok örgütlü bir planla, büyük bir uyumla canından ettikleri Hrant Dink’in can hakkını biz ailece savunabilir miyiz buradan? Savunduğumuzu sanırız ama sözde kalır. Sözde kalmasa artık… Somut bir savunma olsa.

Arat kardeşimizin geçen seneki sözleri kulağımızda. Yıllardır, çoğalan ölülerimizle, bazen, içimizden yükselen bir hissin sesi, o sözler:

“Ben bu dünyanın camını, çerçevesini indirmek istiyorum. Babamın büstü var bir tane. Onu kırmak, parçalamak istiyorum. Ben büstleri sevmiyorum, ben insanları seviyorum.”

Böyle bir kıstırılmışlık hali ve hukuksuzluğun sürekliliği içindeyken siz, en sevdiğinizi sanki bir daha bir daha öldürüyorlarmış gibi oluyor… Sanki sizi o katletme anıyla birlikte alıp da bir kafesin içine tıkmışlar gibi…

Oyalamışlar, göz göre göre yalanlar söylemişler, resmen alay etmişler. Hiçbir çıkış kapısı bırakmamışlar. Bizim yerimizde olsanız ne yapardınız? Hrant Dink cinayetinde adı geçen, çeşit çeşit kurumlardaki, tek tek herkese soralım: Size böyle davransalar siz ne yaparsınız?

Sizi bilmeyiz, ama biz sadece mezarlıklara ve mahkemelere gidiyoruz. O da eğer varsa… Kin ve intikam duygularıyla gitmiyoruz. Yüzleşmek için, gerçeği bütün boyutlarıyla görebilmek için gidiyoruz. Ve elbet, bu tür cinayetler bir daha asla işlenmesin, gelecek kuşaklar böyle bir utancı yaşamasın, taşımasın diye…

Dört yıldır, sorduğumuz sorular hâlâ havada. Ama öğrendiğimiz bir şey var: bu tür cinayetleri artık sadece “siyasi cinayet” “linç” “katliam” gibi sözlerle tanımlamayacağız. Çünkü, var olan yasalar, şimdilik yetersiz kalsa da, bunların, “insanlığa karşı işlenmiş suçlar” kapsamına girdiğini biliyoruz. Meçhulden kurtulduk. Artık bir adımız var.

Adımızı biliyoruz ama bu cinayetleri kimlerin aydınlatacağını bilmiyoruz. Bilmek, görmek istiyoruz. Neredesiniz? Hrant için, adalet için.

 

Nükhet İpekçi, 1 Şubat 1979 gecesi Maçka'daki evinin yakınlarında arabasında öldürülen Milliyet Gazetesi genel yayın yönetmeni Abdi İpekçi’nin kızıdır. Gazetecilik kariyeri boyunca spor muhabiri, sayfa sekreteri ve yazı işleri müdürü olarak çalışan Abdi İpekçi, 1970’lerde kutuplaşmakta olan Türkiye’de toplumsal barışı savundu. 1979 yılında uğradığı suikastın tetikçisi idamla yargılanırken, en iyi korunan askeri cezaevlerinin birinden kaçırıldı. Nükhet İpekçi, suikast davasının 30 yıllık zaman aşımı nedeniyle kapatılmasına rağmen hakikatin ortaya çıkarılması, hukuksuzluğun sona ermesi ve yaşanılanların kayda geçirilmesi için mücadeleye devam ediyor.