Hrant Dink Vakfı, İstanbul'da 4-5 Kasım 2022 tarihlerinde “İstanbul, 1914-1922: Savaş, Çöküş, İşgal ve Direnişin Tarihi” başlıklı bilimsel bir toplantı yapacaktır.

1914 yılı sonbaharında I. Dünya Savaşı’na giren Osmanlı Devleti, savaşı mağlupların tarafında bitirmiştir. Elde kalan toprakları, 1918'den itibaren savaşın galibi olan İtilaf Devletleri orduları tarafından işgal edilmiştir. 1914-1918 yılları arasında savaşın yükünü taşıyan başkentin ahalisi, İttihat ve Terakki hükümetlerinin baskıcı politikaları, askerî sansür, yolsuzluklar, açlık ve fakirlik altında ezilmiştir. Seferberlikte silah altına alınan veya Anadolu'nun bazı kentlerine sürgün edilen eşlerinden, babalarından ve kardeşlerinden haber almaya çalışan İstanbul'un Müslüman ve Gayrimüslim ahalisi bakımından da savaş yılları yüksek enflasyon karşısında yıpranma ve ekonomik çöküş anlamına gelmiştir.

Savaş, İstanbul'un Müslüman ve Gayrimüslim ahalisine yeni alanlar da açmıştır. Orta sınıflara mensup kadınlar ilk kez, Kızılay ve benzeri sivil toplum örgütlerinin düzenlediği yardım ve eğitim faaliyetlerine katılırken, yoksul kadınlar da ev dışına çıkarak orduya üniforma ve savaş malzemeleri üreten fabrikalarda çalışmak zorunda kalmışlardır. Başkentin seçkin kadınları, çıkardıkları kadın dergileri, düzenledikleri ve katıldıkları toplantılar ile toplumdaki etkinliklerini arttırmışlardır. Savaş yılları, İttihat ve Terakki yönetiminin siyasi desteğini arkasına alarak zenginleşen yeni bir “Harp Zenginleri” kesimini de yaratmıştır. Döneme ilişkin edebiyat ürünlerinde harp zenginlerinin yaşadıkları lüks hayat, israf ve ahlaki düşkünlük temaları sıklıkla gündeme gelir.

Savaş yıllarında Ermeni toplumunun seçkinlerinin 24 Nisan 1915 tarihinde gözaltına alınarak Çankırı ve Ayaş gibi Anadolu kentlerine gönderilmesi ile başlayan sürgün, katliam ve soykırım süreçleri Anadolu'da Ermeni varlığının ortadan kalkması ile sonuçlanmıştır. Aynı dönemde, Sosyal Demokrat Hınçak Partisi mensupları da İstanbul'da yargılanmış ve diğer siyasi örgütler gibi bu parti de kapatılmıştır.

30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından İttihatçı liderlerin ülkeden kaçmaları ve şehrin İtilaf Devletleri askerleri tarafından işgal edilmesi bir dönüm noktasıdır. 1918 ile 1922 arasındaki “Mütareke” yıllarında gazeteciler sansür baskısından kurtulurlar. Sürgündeki muhalif gazeteciler İstanbul'a dönerek gazetelerinin başına geçerler. Artık gazetelerde, savaş sırasında cephelerde ve Anadolu'da yaşanan yıkım, sürgün ve katliamlar anlatılmaktadır. Bu arada, gayrimüslim çocukların savaş yıllarında yaşadıkları trajedi ortaya çıkar. Binlerce sahipsiz ve yetim çocuk Müslüman ailelere evlatlık olarak verilmiştir. Mütareke döneminde, yerli ve yabancı kuruluşlar tarafından sahipsiz çocukların bakımı için yardım faaliyetleri başlatılır ve yetimhaneler kurulur. Ayrıca, 1919'da kurulan özel mahkemelerde tehcir ve katliam sorumlularının yargılanması da gerçekleşir.

1919 sonrasında, Mustafa Kemal Paşa liderliğinde Anadolu'da gelişen “Millî Mücadele” hareketinin örgütlendiği ve bu harekete insan ve para yardımının kotarıldığı merkez yine İstanbul olur. Osmanlı başkenti, 1923'te kurulacak yeni ulus-devletin hem fikir düzeyinde hem de insan ve maddi kaynaklar bakımından beslendiği ana kaynak olmuştur. Bu dönem, farklı Türkiye projelerinin tartışıldığı, siyasal kutuplaşmanın zirveye ulaştığı ve aynı zamanda dış politikanın gündelik hayatın içinde yer aldığı bir dönemdir. Her türlü "siyasi himaye ve Manda" arayışlarının yandaşı ve karşıtı olan aydınlar ve örgütler siyasi mücadele içinde oldular.

Son olarak, mütareke yıllarında İstanbul yaklaşık 200 bin kişilik Beyaz Rus nüfusa kucak açmıştır. Kızıl Ordu'nun mağlup ettiği General Wrangel ordusu içinde bulunan Rus seçkinlerin İstanbul'un toplumsal hayatına getirdikleri yenilikler İstanbul'da kalıcı olmuştur. İstanbul, Beyaz Rusların yanı sıra sürgünden dönen Ermenilerin veya komşu ülkelerde yaşanan rejim değişikliklerinden kaçan Müslüman muhacirlerin sığındığı bir liman olmuştur.

“İstanbul, 1914-1922: Savaş, Çöküş, İşgal ve Direnişin Tarihi” başlıklı konferansın bütün bu temaların belli bir bütünlük ve devamlılık içinde sunulup tartışılacağı bir platform işlevi görmesi arzu edilmektedir. 

  • Toplantının dilleri Ermenice, İngilizce ve Türkçe olacak, eşzamanlı çeviri yapılacaktır. Başvuru özetlerinin ise İngilizce olarak sunulması gerekmektedir;
  • Soru-cevap ve tartışmalara zaman kalması amacıyla sunumlar 20 dakika ile sınırlıdır;
  • Konferans www.hrantdink.org adresinden canlı olarak yayınlanacaktır;
  • Katılımcıların ulaşım ve konaklama desteği ihtiyaçlarını, bağlı oldukları kurumlardan karşılayamadıkları takdirde, ayrıca belirtmelerini rica ederiz;
  • Toplantı ‘disiplinler arası’ bir perspektifle düzenlenmektedir; tarih, iktisat tarihi, antropoloji, kültürel çalışmalar, sosyoloji, siyaset bilimi, mimarlık tarihi ve demografi gibi disiplinlerden İstanbul hakkında çalışma yapan araştırmacıların katılımına açıktır;
  • Konferansta sunulacak çalışmalardan bir seçki, Hrant Dink Vakfı Yayınları tarafından konferans tebliğleri kitabı olarak yayımlanacaktır;
  • Bu toplantıya katılmak isteyen araştırmacıların sunacakları özgün bildirilerinin 250 kelimelik İngilizce özetini, belli başlı kaynakları da belirterek, doğum tarihi, lisans, yüksek lisans ve doktora dereceleri, çalışma alanı, yayımlanan kitaplar ve devam eden çalışma deneyimi gibi bilgiler içeren 150 kelimelik bir özgeçmişle birlikte en geç 25 Mayıs 2022 tarihine kadar aşağıdaki formu doldurarak göndermeleri rica olunur.

Akademik Kurul:

Ayhan Aktar, İstanbul Bilgi Üniversitesi

Mehmet Ö. Alkan, İstanbul Üniversitesi

Suavi Aydın, Bilkent Üniversitesi

Ahmet Demirel, Marmara Üniversitesi

Bedross Der Matossian, University of Nebraska, Lincoln

Ayşe Kadıoğlu, Sabancı Üniversitesi

Dimitris Kamouzis, Küçük Asya Araştırmaları Merkezi, Atina

Ahmet Kuyaş, Galatasaray Üniversitesi

Ayşe Ozil, Sabancı Üniversitesi

Vahé Tachjian, Houshamadyan Projesi Direktörü ve Araştırmacı, Freie Universitat Berlin.

Arus Yumul, İstanbul Bilgi Üniversitesi