KarDes: Çokkültürlü Hafıza Turları Rehberi mobil uygulaması projesi kapsamında yapılan 'İstanbul'un Su Mirası Turu'nun tanıtım etkinliği 19 Şubat 2025’te Anarad Hığutyun Binası’nda yapıldı. 

Etkinliğin açış konuşmasını yapan KarDes projesi koordinatörü Damla Barın’ın ardından Hollanda Araştırma Enstitüsü direktörü Fokke Gerritsen, enstitünün su mirasına verdiği öneme dikkat çekerek önceki yıllardan bugüne İstanbul’un su mirası hakkında yürüttükleri çalışmalara değindi ve sözü Hollanda İstanbul Başkonsolosu Arjen Uijterlinde’ye verdi. 

Radboud Üniversitesi'nden Mariëtte Verhoeven, konuşmasında İstanbul’un suyla ilişkisini tarihsel bir çerçevede ele alarak, geçmişte su yönetimi konusunda geliştirilen sistemlerin günümüzdeki su sorunlarına ışık tutabileceğini vurguladı. İstanbul’un, Roma İmparatorluğu’nun başkenti olarak seçildiğinde tatlı su kaynaklarına sahip olmadığını belirten Verhoeven, bu nedenle şehir dışındaki kaynaklardan su taşınmasının zorunlu hale geldiğini ifade etti. İlk su hattının, İmparator Hadrianus (117-138) döneminde inşa edildiğini, daha büyük ölçekli su sistemlerinin İmparator Valens (364-378) tarafından geliştirildiğini anlatan Verhoeven, Osmanlı döneminde Hadrianus Hattı’nın güçlendirilerek kullanılmaya devam ettiğini belirtti. Verhoeven, İstanbul’un tarih boyunca su kıtlığı yaşadığına ve günümüzde de benzer bir durumun söz konusu olduğuna dikkat çekti. Tarihî su altyapısının artık aktif olarak kullanılmadığını, ancak bu mirasın su yönetimi konusundaki farkındalığı artırmak açısından büyük bir değer taşıdığını vurguladı.

Kee-Lou Ooyman, konuşmasında Valens Su Kemeri veya Bozdoğan Kemeri’nin tarihini aktararak İtalyan haritacı Buondelmoti’nin 15. yüzyılın sonlarına ait çiziminde kemerin resmedildiğini aktardı. Mimar Sinan tarafından inşa edilen Kırkçeşme su sistemiyle birlikte Valens Su Kemeri köprüsünün Topkapı Sarayı’na su sağladığını anlattı.

Fokke Gerritsen, konuşmasında su sistemlerini inşa edenler kadar görünür olmadıklarını aktardığı su taşıyıcıları veya sakalardan bahsetti. Evlerin borularla su sistemine bağlanmasından önce, suyun mahalle çeşmelerinden evlere taşınmasında sakaların rol aldığını söyleyen Gerritsen, İstanbul’da farklı toplumlardan sakalar bulunduğunu ve sakaların loncalar halinde örgütlendiğini anlattı.

Alvise Cecchetti, konuşmasında tura dahil edilen hamamlardan bahsetti. Günümüzde restore edilmiş olan ve kullanımına yeniden açılan Zeyrek Çinili Hamam’ının, 19. yüzyılın sonunda yağmalandığı ve hamamı süsleyen İznik çinilerinin bu dönemde satıldığını anlattı. Bayezid Hamam’ının önemini vurgulayan Cecchetti, 1730 yılındaki Patrona Halil isyanının lideri Patrona Halil’in bu hamamda görevli olduğunu ve isyanı hamamdaki arkadaşlarıyla planladığını aktardı.

Damla Barın, konuşmasında Kumkapı’daki Surp Harutyun Kilisesi’nin 19. yüzyılda bölgeye yerleşen Ermeni balıkçılar için inşa edildiğini ve balıkçıların bu kiliseden sandallarıyla denize açıldığını anlattı. Kilisenin sembolü olan gümüşten yapılmış balık maketinin, rivayete göre balıkçıların kiliseye hediye ettiğini aktardı.

Son olarak Aysel Arslan, konuşmasında İstanbul’da yaklaşık on bin çeşme olduğunu aktararak, çeşmelerin ve özellikle sebillerin çoğu cami külliyelerine ait olduğunu ancak her mahallede halka açık meydanlarda ve sokaklarda da çeşmeler bulunduğunu söyledi. Tura dahil edilen Ayşe Sultan Çeşmesi ve Seyyid Hasan Paşa Sebili ve Çeşmesi’nin tarihini anlatan Arslan, birçok çeşmenin yıllar içinde işlevini yitirdiğini ancak son zamanlarda bir kısmının restore edilerek modern su boru hattına bağlandığını vurguladı.

İstanbul’un Su Mirası Turu’nu KarDes’te keşfetmek için KarDes’i indirebilirsiniz: onelink.to/KarDes