Hrant Dink Vakfı Tarih Programı kapsamında, Sosyal Bilimler Lisansüstü Öğrenci Çalıştaylarının dördüncüsü 27 Haziran Perşembe günü Hrant Dink Vakfı, Anarad Hığutyun Binası'nda gerçekleştirildi.

Özellikle Ermenilerin tarihi ve kültürü üzerine Türkiye’de tamamlanmış yüksek lisans ve doktora tezlerini tartışmaya açmayı ve araştırmacılar arasında diyaloğu pekiştirmeyi amaçlayan çalıştayların dördüncüsünde, Osmanlı döneminden Cumhuriyet dönemine kadar sanatta etkileşimleri ele alan üç yüksek lisans tezi tartışıldı.

Öncelikle, Kevork Tavityan’a ait Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde 1996’da tamamlanan “Cumhuriyet Öncesi ve Sonrasında Türk Vokal Müziği’nde Ermeni Asıllı Besteciler” adlı yüksek lisans tezi tartışıldı. Tavityan, tezinin yayınlandığı 1996 yılında Türkiye’de bu konu üzerine toparlayıcı bir kaynak olmadığını ve tezin isminin konjonktürel olduğunu belirtti. Ayrıca 19. yüzyılın ikinci yarısındaki Tanzimat hareketlerinin Osmanlı toplumunda yarattığı derin sarsıntının müziğe de yansıdığını ekledi. Birçok Ermeni bestecinin biyografileri ve bestelerinden verilmiş örneklerden oluşan Tavityan’ın tezini interaktif bir şekilde değerlendiren Elif Damla Yavuz, alanında ilk olan bu tezin ana motivasyonunun görmezden gelinen ve dezavantajlı olan gruplar adına bir reaksiyon olduğunu aktardı. Yavuz, ayrıca bu reaksiyonun konunun tartışılmasıyla birlikte “Ermeniler vardır”dan “Ermeniler vardır ve farklı farklıdır” şeklinde ikinci bir reaksiyonu doğurduğunu söyledi. Tavityan’ın tezini birinci dalga olarak değerlendiren Yavuz, özellikle Gomidas üzerine yapılan çalışmalarda yapılanın halk müziği çalışması olduğuna dair bir vurgudan şüphelendiğini belirtti. Buna karşın üçüncü bir reaksiyon olarak 19. yüzyıl Osmanlı Batıcılığı’nın içindeki yüzü Avrupa’ya dönük Ermenilerin de sahiplenmesini öne sürdü. Sunum boyunca Dikran Çuhacıyan ve Gomidas gibi bestecilerin müziklerinden dinletiler yapıldı. 

İkinci olarak, Teni Kiremitçiyan’a ait Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Batı Sanatı ve Çağdaş Sanat Anabilim Dalı’nda geçtiğimiz sene biten “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e İstanbul’daki Kültür Yaşamına Ermeni Sanatkarların Katkısı” adlı tez tartışmaya açıldı. Kiremitçiyan tezinin modernleşen, batılılaşan Osmanlı kültürünün ana üreticilerinden biri olarak Ermenilerin varlığını ortaya koymayı hedeflediğini belirtti. Kiremitçiyan, ayrıca Ermeni sanatçıların nitelik ve niceliklerinin azımsanmayacak durumda olduğu iddiası üzerinden son on yılda oluşmuş olan kurgulanmış bir sanat tarihinin dışına çıktığını ekledi. Sunum boyunca birçok Ermeni ressamların resimleri gösterildi. Kiremitçiyan’ın tezini değerlendiren Arzu Öztürkmen sunulan görsel malzemenin tarihsel etnografi açısından çok önemli olduğunu söyledi. Öztürkmen ayrıca saray ressamı olan Ermenilerin resimlerinin toplandığı “Ermeni ressamların gözünden Padişah” adlı bir sergi açılmasını ve bu isimlerin yeni nesillere aktarılmasını önerdi. Tartışmacılar bu kültürün analizinde üretilen sanatın sonradan kategorik olarak nasıl ele alındığını araştırmanın faydalı olabileceğini öne sürdü.

Son olarak Hacettepe Üniversitesi’nden Arda Can Özsu’ya ait 2018 yılında biten “Osmanlı ve Cumhuriyet Modernleşmesinde Gayrimüslim Sanatçılar” adlı yüksek lisans tezi tartışmaya sunuldu. Özsu, başta Ermeni, Yahudi ve Rumlar olmak üzere sonrasında Levantenler gibi birçok halktan sanatçıyı sanatsal, kültürel ve düşünsel noktalardan ele aldığını ve tezini sosyokültürel bir perspektiften sunduğunu aktardı. Özsu, Osmanlı’daki gayrimüslim yoğunluklu sanatçı sınıfının Müslüman Türk yoğunluklu bir duruma evrildiğini belirtti. Ayrıca Özsu, saray tarafından Müslüman-gayrimüslim gözetmeksizin ressam ve mimar gibi topluluklara ait cemiyetlerde Şişli Atölyesi’yle birlikte 1917’den itibaren gayrimüslim olanların çekilmesini de aktardı. Balkan Savaşı ve Trablusgarp Savaşı gibi olaylardan sonra gayrimüslim kökenli vatandaşların ülkelerine dönmesinin bu süreç üzerindeki etkisini de ekledi. Sunum boyunca Şeker Ahmet Ali Paşa’dan Bubi’ye birçok sanatçının eserleri sergilendi. Tezi değerlendiren Seza Sinanlar Uslu bir arşiv çalışması olarak nitelendirdiği bu tezin bilgiyi açığa çıkarma işlevi yüzünden çok değerli olduğunu belirtti. Ülkede tarihe bakış açılarında bir sürecin diğer süreçlerle ilişkisini arama fikrinin eksik olduğunu ekleyen Uslu, gayrimüslimlerin tarihinin de gayrimüslim olmayanların tarihiyle birlikte okunmasının gerekebileceğini aktardı.