Hacı Halil • Urfalı işadamı
Hacı Halil’in Ermeni ortağı, 1915’te asılarak öldürüldü. Hacı Halil, arkadaşına verdiği sözü tuttu, onun yedi kişilik ailesini bir yıl boyunca evinde sakladı. Ailenin diğer fertlerine ve hizmetkârlarına fark ettirmeden, hayatını tehlikeye atarak, onların hayatta kalmasını sağladı.
Karen Jeppe • Urfa’da öğretmen
Hamidiye Alaylarının 1894 ve 1896 katliamlarından kurtulan çocuklar, Urfa yetimhanelerinde toplanmıştı. Danimarkalı Karen Jeppe, 1903’te, onlara öğretmenlik yapmak üzere geldi. Tehcir başladığında Ermenileri sakladı, bazılarını Kürt ve Arap gibi giydirerek kurtardı, yola çıkarılanlara su temin etmeye çalıştı. 1920’lerde, Kilikya’dan Halep’e gelen yeni mültecilere yardım etmek için, arama ve kurtarma gazeteleri çıkardı, iki bin kadar kadın ve çocuk bu sayede kurtuldu.
Ali Mazhar Bey • Ankara Valisi
1914’te Ankara’ya vali olarak atanan Ali Mazhar Bey, tehcir emrini yok saydı. İttihat ve Terakki merkezinden gelen uyarılara rağmen emri uygulamadı, bunun üzerine Halep’e tayin edildi. Talat Paşa ona yeni görev yerini özel bir telgrafla bildirdi. Ali Mazhar Bey, vicdanına aykırı bulduğu tehcir emrini yeni görevinde de uygulamak zorunda kalacağını öngörüp istifa etti.
Bodil Biørn • Muş’ta hemşire
Norveçli Bodil Catharina Biørn, 1905’te Kadın Misyonerler Organizasyonu (Women Missionary Workers) tarafından Muş’a hemşire olarak gönderildi. 1915-1916 yıllarını burada geçiren Biørn’ün bu dönemde çektiği fotoğraflar, yaşananların görsel kanıtları olacaktı. Biørn 1917’de Ermenistan’da bir yetimhanenin başına geçti, 1934’e kadar çocuklarla ilgilendi.
Nesimi Bey • Lice Kaymakamı
Nesimi Bey, kalkışılan işin tehcirle sınırlı kalmayacağını gördü, Ermeni kafilelerinin gönderilmesini geciktirdi. Yola çıkan ilk gruba bizzat eşlik ederek, grubu saldırılardan korudu. Soykırımın en büyük suçlularından Diyarbekir Valisi Reşit Bey onu yanına çağırdı, yolda Çerkes Harun ve adamlarına öldürttü. Kayıtlara “Eşkıya takibinde öldü” diye geçirdiler, ama Liceliler bugün dahi onun Ermenilere yardımlarını hatırlıyor.
Henry Morgenthau • İstanbul’da büyükelçi
Henry Morgenthau, 1913’te İstanbul’da Amerika Birleşik Devletleri büyükelçisiydi. Yaşanan büyük facia konusunda, Amerika’yı gün be gün bilgilendirdi. Özellikle Talat Paşa’yla olan bağlantısını kullanarak kadınları ve çocukları kurtarmaya çalıştı, ancak soykırımın mimarı, “Bugünün masumları yarının suçluları olacaktır” diyerek, büyükelçiyi reddetti. Morgenthau bugün, insanî yardım yollarını açmasıyla hatırlanıyor.
Celal Bey • Halep Valisi
Halep Valisi Celal Bey, 1914’te, Ermenilerin Suriye’deki Der Zor’a sürülmesi emrini aldı, ama bu emre uymadı. Görevinden alındı, Konya’ya atandı. İttihat ve Terakki yetkililerinin tehditlerine rağmen, tehcir konvoylarını geciktirdi, Ermenilerin götürülmesini engellemeye çalıştı, başka şehirlerden getirilenlere yardım etti. 1918’de görevinden alındı.
Armin Wegner • Suriye’de askerî doktor
Birinci Dünya Savaşı sırasında Suriye’de görev yapan Wegner, Der Zor yolundaki Ermenilerin yaşadığı faciaya tanıklık etti. Vahşeti Avrupa kamuoyuna duyurdu. Çektiği fotoğraflarla desteklediği mektuplarını, 1919’da, ‘Eve Dönüşü Olmayan Yol’ başlığıyla yayımladı. Sonra, ‘Ararat’tan Gelen Feryat’ adlı bir eser daha yayımladı ve kurtulan Ermenilerin haklarını savunmaya devam etti.
İzzet Bey • Kastamonu Jandarma Kumandanı
Tehcir emri geldiğinde, İzzet Bey, Ermeni aydınlara Çankırı’yı terk etmemeleri yolunda tavsiye vererek yardımcı oldu. Bilgisi dışında sürülen 850 kişilik bir grubu dört saatlik yoldan geri çevirdi. Ankara üzerinden Der Zor’a gönderilen 400 kişilik bir kafilenin de evlerine dönmesini sağladı. İttihat ve Terakki’nin tepkisini çekti; 1917’de emekli olmak zorunda bırakıldı.
Johannes Lepsius • Katliamların tanığı
Alman din adamı Lepsius, 1895’te ilk katliamlara tanıklık etti ve kurtulan çocuklara yetimhane açmak için Alman Doğu Misyonu’nu kurdu. 1912-1914 arasında Ermeni sorunuyla ilgili konferanslara katıldı. 1915’te, tehciri engellemek amacıyla Enver Paşa ile tarihî bir görüşme yaptı, ancak olumlu sonuç alamadı. ‘Almanya ve Ermenistan, 1914-1918’ başlıklı kitabında, ülkesinin Ermeni Soykırımı’ndaki sorumluluğunu gösterdi.
Hafız Osman Çamurdan • Sis Müftüsü
1920’lerin başında, Sis Müftüsü Hafız Osman Çamurdan, talan ve kıyımın yaklaştığını görüp, komşusu olan Faracyanlara haberci gönderip, altı kişilik aileyi evine çağırdı. Kapısına dayanan linç kalabalığına onları teslim etmedi. İki buçuk-üç yıl boyunca evinde barındırıp hayatını koruduğu ailenin torunları, Müftü’nün torunlarını 2010 yılında Sis’te yani Kozan’da buldu.