Kurulduğu 1994 yılından beri, “Eşcinsellerin kurtuluşu heteroseksüelleri de özgürleştirecektir” ilkesiyle çalışıyor. 2005’te, Türkiye’de tüzel kişilik kazanan ilk LGBT grubu oldu. Yayımladığı Kaos GL dergisi, Türkiye’deki LGBT’lerin kendi gündemlerini ortaya koydukları ilk alternatif zemin ve Türkiye’nin en uzun soluklu LGBT yayını oldu. KaosQ+ adlı akademik dergi ise, kuir çalışmaları alanındaki araştırmalara yer vererek, toplumsal cinsiyetle kesişen diğer eşitsizlikler arasındaki ilişkilere dikkat çekiyor. 2006 yılında, homofobiden, transfobiden ve cinsiyetçilikten arınmış haber yazımı için ‘Yerel Muhabir Ağı Eğitimleri’ni örgütleyerek, birçok makale, haber ve çevirinin yer aldığı bir internet sitesi (KaosGL.org) oluşturdu. Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde ‘Homofobi Karşıtı Buluşmalar’ düzenleyerek, LGBT’lerin sorunlarının yerel ölçekte de konuşulmasına imkân sağlıyor.

İnsan hakları mücadelesine, 15 yıl boyunca kendisine fiziksel istismarda bulunan babasını mahkemeye vererek, çok genç yaşta başladı. Vesayet sisteminin yanlışlığı, seçmen kayıt merkezlerinin kadınları kaydetmeyi reddetmesi, araba kullanan kadınların yargılanması nedeniyle çeşitli davalar açtı. 8 Mart 2012’de, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı tarafından, vesayet sistemine karşı çıkması, oy hakkı davalarında öncülük etmesi ve bu mücadelesiyle diğer kadınlara cesaret ve ilham kaynağı olması nedeniyle, Uluslararası Cesur Kadınlar Ödülü’ne layık görüldü. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından, insan hakları konusundaki faaliyetlerine son vermesi için tehdit edildi ve ülkesine döndüğünde pasaportuna el konuldu. Seyahat yasağı ve tüm diğer engellemelere rağmen, insan hakları alanındaki mücadelesine devam ediyor.

Yönetmen, senarist ve yapımcı. Filmlerinde özellikle ‘yalnızlık’ ve ‘yabancılaşma’ temalarını işleyen Egoyan, 16 uzun metrajlı film ve televizyon projesiyle, aralarında Cannes Film Festivali ve Genie ödüllerinin de bulunduğu birçok ödülün sahibi oldu. Filmleri, Paris Pompidou Centre, Madrid Filmteca Espagnol ve New York’ta yer alan The Museum of The Moving Image’da düzenlenen etkinlikler kapsamında, çeşitli retrospektiflerle takdim edildi. The Academy of Motion Picture Arts and Sciences, Amerika Yönetmenler Birliği, Kanada Yönetmenler Birliği, Amerika Yazarlar Birliği, Kanada Yazarlar Birliği ve Kanada Kraliyet Sanat Akademisi’nin bir üyesi olan Egoyan, aynı zamanda, Kanada’nın en yüksek nişanı olan Companion of the Order of Canada’nın ve Governor General’s Performing Arts Ödülü’nün de sahibi.

Sınır Tanımayan Muhabirler Genel Başkanı. 1994 yılında ESSEC’den [Ecole supérieure des sciences économiques et commericales] mezun oldu. 2008 ve 2012 yılları arasında Gazeteci Eğitim Merkezi’ni yönetti. Başta Arte ve LCI olmak üzere birçok farklı gazete ve televizyon kanalında çalıştı; haftalık yayımlanan Le Point dergisinin toplum ve siyaset sayfalarının editörlüğünü yaptı. Fransız yayınevi Flammarion’da da editörlük yapan Deloire’ın birçok kitabı ve bir belgeseli bulunuyor. 2012 yılından beri Sınır Tanımayan Muhabirler’in genel başkanlığını yaparak, bilgiye dünya çapında erişim hakkının savunulması ve tesis edilmesi için çalışıyor.

Marksist düşünür ve yazar. 1960 yılında başladığı Ecole Normal Supérieure’de Louis Althusser'in öğrencisi oldu. Ardından, Paris 1 Panthéon-Sorbonne Üniversitesi’nde felsefe eğitimi gördü. Çeşitli üniversitelerde epistemoloji, felsefe tarihi ve siyaset felsefesi dersleri verdi. Halen, Paris 10 Nanterre ve Kaliforniya üniversitelerinde felsefe ve siyaset kuramı dersleri veriyor. Birçok yayını ve makalesi bulunan Balibar, eserlerinde Marksist felsefe, ahlak felsefesi ve siyaset felsefesi alanlarına yoğunlaşıyor. Althusser’le birlikte yayıma hazırladığı Kapitali Okumak, en önemli çalışmaları arasında bulunuyor. Balibar, Fransız Marksist akımın önemli temsilcilerinden biri olarak görülüyor.

Düşünür, yazar ve akademisyen. Paris Ecole Normal Supérieure’de felsefe eğitimi gördü. 1992 ile 2013 yılları arasında Paris'teki Siyasi Araştırmalar Enstitüsü’nde (IEP) kamu felsefesi dersleri verdi. Esprit dergisinin yazı işleri kurulunda yer alan Marian'ın, burada ve Nouvelles d'Arménie dergisinde Ermeni meselesi üzerine birçok makalesi yayımlandı. Solidarité Franco-Arménienne [Fransız-Ermeni Dayanışması] derneğinin (1983) ve Collectif pour le rêve commun’ın [Ortak Hayal Girişimi] (2014) kurucuları ve üyelerindendir. Dialogue sur le tabou arménien [Ermeni Tabusu Üzerine Diyalog] adlı kitabı 2009 yılında Fransa’da yayımlandı, 2011 yılında Türkçeye tercüme edildi.

Şair, yazar, edebiyat eleştirmeni. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nü bitirdi, aynı bölümde yüksek lisans yaptı. Ankara Devlet Tiyatrosu’nda ve İstanbul Şehir Tiyatroları’nda dramaturg olarak çalıştı. Şehir Tiyatroları’nda çalışırken, ‘Gençlik Günleri’ adını verdiği, daha sonra her yıl tekrarlanacak olan kapsamlı bir şenliğin yöneticiliğini yaptı; programlar sundu, yönetti. Mungan, edebiyatın hemen her alanında eser verdi. Dergi ve gazetelerde şiir, öykü, metin, deneme, eleştiri ve incelemeler yayımladı; şarkı sözleri yazdı. Şiirlerinden ve öykülerinden oluşturulan çeşitli gösteriler ve performanslar Türkiye’de ve dünyanın farklı yerlerinde sahnelendi. Türkçenin en üretken isimlerinden olan Mungan, yerli ve yabancı yazarların öykülerinden ve yazılarından oluşan seçkileriyle de tanınıyor.

Feminist, yazar, çevirmen ve aktivist. Lozan Üniversitesi Siyasal ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde eğitim gördü. 1967’de, İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi Kürsüsü’nde görev alan ilk kadın akademisyen oldu. Kadınların siyasete katılımı hakkındaki Türkiye’deki ilk bilimsel doçentlik tezini 1978’de tamamladı. 1980 askerî darbesiyle gelen YÖK’ün, üniversiteleri bilimsel araştırmalardan yoksun bıraktığını düşündüğü için 1981’de 13 yıllık akademi hayatına nokta koydu. Türkiye’de feminist hareketin bilinçlendirilmesi ve yaygınlaştırılması için verdiği mücadeleyi pratik alanda da sürdürdü. Yabancı dillerdeki feminist kaynakları Türkçeye çevirerek Türkiye’de hem kadın sorunlarını, hem de feminist terminolojiyi görünür kıldı. Siyaset bilimi alanında kadınları konu edinen ilk akademisyen olmasının yanı sıra, aktivist duruşuyla Türkiye’deki feminist hareketin öncü isimlerinden biri oldu.
Rakel Dink 1959’da Silopi’de doğdu. Ailesi, Ermeni Varto Aşireti’ndendir. 1968 yılında, Anadolu’da dağınık yaşayan Ermenileri bulmak ve çocukları eğitmek amacıyla yola çıkan İstanbul’lu bir grup Ermeni tarafından, köyünden 12 çocukla beraber, eğitim amacıyla İstanbul’a getirildi. İstanbul’da ilk geldikleri yer, Tuzla’daki Ermeni Çocuk Kampı’ydı. Orada tanıştığı Hrant Dink’le evlendi. Eşiyle birlikte, daha sonra ellerinden alınacak olan Tuzla Ermeni Çocuk Kampı’nda idareci oldu. 19 Ocak 2007’de eşi Hrant Dink gazetesi Agos’un önünde öldürüldü. Benzer acıların yaşanmaması için kurulan, demokrasi ve insan hakları için çalışan Hrant Dink Vakfı’nın başkanlığını yapıyor.