Macaristan’da kurulan ve eğitim yoluyla antisemitizm, ön yargılar ve ırkçılık karşıtı mücadele veren, Holokost öncesinde Yahudi kültürüne, geleneklerine ve yaşantısına ışık tutmak için öğrenciler ve öğretmenlerle eğitim odaklı çalışmalar yapan Zachor Foundation for Social Remembrance’dan Jillian Lipman ve İsrail’de kurulan, Filistinlilerin yerinden edilmesi ve Nakba konusunda farkındalık yaratmaya çalışan, Nakba sonucu medyana gelen hak ihlalleri konusunda hafızalaştırma çalışmaları yapıp, Filistinlilerin geri dönüş hakkını savunan Zochrot kurumundan Tom Pessah konuşmacı olarak yer aldığı panelin moderatörlüğünü akademisyen Meltem Ahıska yaptı.

Jillian Lipman, Zachor’un her türlü yabancı düşmanlığı ile ilgili çalıştığını, Holokost’un bugünkü bağlamda hatırlanması ve gençleri güçlendirmek için çalışmalar yürüttüklerini aktardı. Lipman aynı zamanda USC Shoah Vakfı’nın ortak kurumu olan Zachor’da, Shoah Vakfı’nın görsel tarih arşivi aracılığı ile Holokost, Rwanda, Guatamela soykırımlarına dair 55.000’den fazla tanıklığa erişim sağlandığını belirtti ve USC Shoah Vakfı’nın IWitness eğitim platformundan yararlanarak öğrenci ve öğretmenlerle aktiviteler uyguladıklarını anlattı.Tanıklıkların önemli olduğunu ve öğrencilerin Holokost’u düşününce akıllarına ilk Auschwitz’in geldiğini ama yanı başlarındaki evlerde neler yaşandığını düşünmediklerini belirten Lipman eğitim programları aracılığı ile öğrencileri projelerine dahil ederek onların eleştirel düşünmelerine vesile olduklarını iletti. Tanıklıkların ve anlatıların geçmişe ve acılara bir suret kazandırdığını ve öğrenciler için tanıklıklar vesilesiyle geçmişte yaşananlarla bağlantı kurmanın daha kolay olduğunu ifade etti. Lipman, Iwalk programı ile mekân ziyaretleri yaptıklarını, eski Yahudi mahallelerini gezdiklerini ve tarihi olayları mekânla ilişkilendirerek geçmişe ışık tuttuklarını anlattı.

Macaristan’ın Holokost ile yüzleşme tarihine de değinen Lipman, 2012 öncesinde tarih kitaplarında Yahudi ve Roman kelimelerinin geçmediğini, yalnızca Macar mağdurlardan bahsedildiğini, 2012 yılında Holokost’ta Yahudilerin ve Romanların zulüm gördüğünden bahsedilmeye başlandığını ve 2014 yılının ise Holokost’u anma yılı olarak ilan edildiğini ifade etti.

2002 yılında Tel Aviv’de kurulan Zochrot kurumunun yönetim kurulu üyesi olan Tom Pessah, Zochrot’un Nakba hakkında farkındalık yaratmaya ve geri dönüş hakkı için savunuculuk yapmaya yönelik faaliyetlerine değinmeden önce Nakba hakkında tarihi arkaplan bilgisi vererek, 11 şehirde bulunan toplam 418 köyden 770.000 kişinin yerinden edildiğini belirtti. Filistinlilerin kovulmalarını protesto ettiklerinde kullandıkları en bilinen sembolün anahtar olduğunu belirten Pessah, geri dönüş talebinin sembolü olan anahtardan yola çıkarak logolarını anahtar deliği şeklinde tasarladıklarını Zochrot’un çalışmaları ile bu önemli talebe cevap verme amacı güttüklerini ifade etti.
Pessah konuşmasında, Filistinliler için geri dönme olgusunun her daim gündemde olsa da dönüşün hayal edilmesi zor bir olgu olarak görüldüğünü, İsrailliler için ise ‘geri dönüş hakkının’ gündemde yer almadığını belirtti.

Pessah sunumunda, geri dönüş merkezi, siyasi eğitim, geçiş öncesi adaleti, bilgi ve kültür, film festivali ve halka erişim programları altında Zochrot’un yürüttüğü faaliyetlerden bahsetti. Bu programlar çerçevesinde Zochrot’un yok edilen kasaba ve köylere mültecileri katarak organize ettiği ve geçmişte o köylerde neler olduğuna dair bilgiler veren turlar düzenlediğini; konferanslar organize ettiğini; I-Nakba gibi dijital uygulamalar geliştirdiğini; film festivalleri organize ettiğini ve eğitim programları ile Nakba ve yaşanan hak ihlalleri ile ilgili farkındalık yarattığını aktardı.

Zochrot’un yürttüğü faaliyetler kapsamında karşılaştıkları güçlüklere, karşılaştıkları engellemeler ve baskılara da değinen Pessah, baskının her zaman kötü bir şey olmadığını, aksine kimi zaman ilgi uyandırıp, dikkat çekmeye yardımcı olabildiğini belirtti.