POLIN Polonya Yahudileri Tarihi Müzesi Baş Küratörü Barbara Kirshenblatt Gimblett, Zürih merkezli müze ve de sergiler tasarlamakta uzmanlaşan Holzer Kobler Mimarlık’ın kurucularından Tristan Kobler, Cape Town’da bulunan District Six Müzesi Eğitim Programı Koordinatörü Mandy Sanger ve de Johannesburg’da bulunan Constitution Hill Strateji Asistanı Lebogang Marishane panelde konuşmacı olarak yer aldılar.
Avrupa'dan Deneyimler
İki oturumdan oluşan panelin ilk oturumunda Avrupa’dan deneyimler ele alındı ve ilk oturum Cemal Kafadar’ın moderatörlüğünde gerçekleşti.
Barbara Kirshenblatt Gimblett ‘Umut ve Umutsuzluk Arasında Küratörlük’ başlıklı sunumunda POLIN: Polonya Yahudileri Tarihi Müzesi’nin kuruluş tarihi ve amaçları hakkında kapsamlı bir konuşma yaptı.
Gimblett sunumunda Polin Müzesi’nin yaratım sürecini, multimedya anlatısı ile tasarlanan sergisini, Polonya Yahudilerinin bin yıllık yolculuğunu ve müzenin bir dönüşüm aracı olma potansiyelini ve toplumu nasıl ileriye götürebileceğini anlattı.
Gimblett, müzenin geçmişte savaş öncesinde Yahudilerin semti de olan Varşova gettosunda bulunan alanda inşa edilen Getto Kahramanları Anıtının karşısında kurulduğundan bahsetti ve POLIN müzesinin anıt kompleksini tamamladığına dikkat çekti. Gimblett anıtın ölenleri andığını ve onların nasıl öldüklerini hatırlattığını, müzenin ise ölenlerin ve önceden veya sonradan gelenlerin nasıl yaşadıklarına dikkat çektiğini anlattı. Gimblett, Polonya’nın Holokost’un merkezlerinden birisi olduğuna dikkat çekerek hikayeyi olayın olduğu yerde anlatmanın bir vicdan meselesi olduğunu vurguladı. Polonya Yahudilerinin 1000 yıllık tarihine dikkat çekmenin önemli olduğundan bahseden Gimblett, umut ve umutsuzluk arasında bir küratörlük yapmanın önemine değindi.
Tristan Kobler ‘Tefekkür Mekânlarını Tasarlamak’ başlıklı sunumunda Holzer Kobler Mimarlık’ın tasarladığı müzelerden ve sergilerden bahsetti. Ulusal Buchenwald Anma Merkezi’nde yeni açılan ‘Sürgün ve Şiddet 1937-1945’ başlıklı kalıcı sergi, Berlin Yahudi Müzesi’nde yer alan ‘On trial: Auschwitz/Majdanek’ adlı bölüm ve yine Berlin Yahudi Müzesi’nde yer alan NO COMPROMISES! The Art of Boris Lurie isimli sergi, Dresden Askeri Tarih Müzesi ve Palaon Müzesi Kobler’in yaptığı sunumda tanıtıldı.
Tristan Kobler Buchenwald Tomplama Kampı’nda Holzer Kobler Mimarlık tarafından tasarlanan yeni sergiye özel olarak odaklanarak serginin oluşum sürecinden bahsetti. Kobler kimi zaman hakikatin bizim sandığımızdan daha da karmaşık olduğundan bahsetti. Tristan Kobler tefekkür mekânlarını tasarlarken bu mekânların hafıza, empati ve tefekkür için alan sağlamanın öneminden bahsetti ve aynı zamanda mekân içinde boşluklar yaratarak tefekkür için yer açabilmenin önemine dikkat çekti. Kobler aynı zamanda objelere minimalist bir şekilde odaklanarak bireysel hikâyelerin aktarılmasının önemine de değindi.
Güney Afrika’dan deneyimler
Panelin ikinci kısmı ise Güney Afrika’dan deneyimlere odaklandı ve panel Ayşegül Altınay tarafından modore edildi.
Johannesburg’da bulunan Constitution Hill’in Strateji Asistanı Lebogang Marishane ‘Geçmişi kullanarak Yeniyi İnşa Etmek’ başlıklı bir sunum yaptı. Marishane sunumunda Güney Afrika’daki geçiş dönemi adalet sürecine de değinerek, geçmişin acı deneyiminin yeni bir toplum inşa etmek için nasıl kullanıldığına değindi.
Geçmişte hapishane komplekslerinin bulunduğu alanda Anayasa Mahkemesi inşa edilme sürecini anlatan Marishane, geçmişin acı olaylarına tanıklık etmiş tuğlaların Anayasa Mahkemesi’nin inşası için kullanılıp, aynı tuğlaların daha iyi bir gelecek için umudu ördüğünden bahsetti. Constituion Hill’in tarihi öneminden bahseden Marishane, geçmişi 100 yıla dayanan dört ayrı hapishane bloğunun insan onuruna aykırı olan işkence mekânları olduğunu vurguladı ve politik tutuklular dışında Apartheid rejiminin ayrımcı kanunlarına karşı gelen sıradan binlerce Siyah Güney Afrikalının hapishane bloklarında tutuklu olduğunu dile getirdi. Marishane Constitution Hill’in geçmişin zorluklarının ve geleceğinin yeni imkânlarının deneyimlenebildiği bir mekân olduğu aktardı. Genç nesilleri de dâhil etmenin ve onların ilgisini çekmenin öneminden ve bunun yöntemlerinden de bahseden Marishane, Constitution Hill’i olabildiğince yaratıcı şekilde kullandıklarını ve böylelikle birçok gruba eğitim, çeşitli aktiviteler, sergiler ve müze vesilesiyle ulaşmak için özen gösterdiklerinden bahsetti.
İkinci panelin son konuşmacısı, Cape Town’da bulunan District Six Müzesi Eğitim Programı Koordiantörü Mandy Sanger ‘District Six Müzesi ve Hafızalaştırmanın Pedagojisi’ başlıklı bir sunum yaptı. Sanger sunumunda Distict Six müzesinin tarihine ve uyguladıkları eğitim programlarına değindi. District Six müzesinin birçok açıdan bir vicdan mekânı olduğuna değinen Sanger, müzenin travmaya olan yaklaşımları da sorgulayan bir mekân olduğundan bahsetti. Sanger tarih ve hafıza çalışmasının her daim nötr veya ılıman bir olgu olmadığına değindi ve District Six müzesinin hafızayı küçük parçalarla yeniden inşa ettiğinden, hafızayı çeşitli aktivitelerle yeniden inşa ettiklerinden ve de geçmişi katılımcı bir süreç ile yeniden inşa ettiklerinden bahsetti. Sanger nesiller arası ve multi disipliner sözlü tarihe, hikâye anlatıcılığına ve de objelerin yapılmasına müzede özel önem verdiklerininden bahsetti. Sunum katılımcıların hafızalaştırma çalışmalarının önemini keşfetmesini ve de farkı formlarda katılımcı bir süreç işletmenin hafızayı canlı tutmadaki önemini anlamalarını sağladı.