Yazılı basında 13-19 Mart 2017 haftasında, nefret söylemi üreten beş haber seçildi. Gayrimüslimler, Ermeniler, Yunanlar, LGBTİ’ler ve Yahudilere yönelik nefret söylemi içeren bu örnekleri ve haklarında yazılmış analizleri aşağıda bulabilirsiniz.1

Ocak-Nisan 2017 döneminde, her hafta için derlenen nefret söylemi örneklerine ve haklarında yazılmış analizlere ulaşmak için tıklayınız.


1.

Akşam, 17 Mart 2017

Akşam gazetesinin sürmanşetten verdiği “YUNAN’ı Boğaz’a döktük” başlıklı haberde, Beşiktaş ve Olympiakos futbol takımlarının UEFA Avrupa Ligi’nde oynadıkları maçın sonucu aktarılıyor. Gazete, Beşiktaş’ın Olympiakos’u yenmesini “YUNAN’ı Boğaz’a döktük” ifadeleriyle başlığa taşıyor; geçmişten gelen düşmanlık söylemini yeniden üreterek Yunanlara yönelik kemikleşmiş önyargıları güçlendiriyor.


2.

Yeni Konya, 16 Mart 2017

Yeni Konya gazetesinin, “Yahudi'den gözaltı zulmü” başlıklı haberinde, İsrail askerlerinin Filistinlileri gözaltına alması başlığa Yahudi kimliğine mal edilerek taşınıyor. Gazete böylece, Yahudilerin ‘zulüm’ ile ilişkilendirilmesine ve onlara yönelik düşmanlığın körüklenmesine neden oluyor.


3.

Yeni Söz, 14 Mart 2017

Yeni Söz gazetesinin manşetten verdiği, “Biz buradayız ve sıkıyorsa bekliyoruz” başlıklı haberinde, “Avrupa Birliği LGBT devletleri”, “AVRUPA’NIN TOTOŞLARI ‘TÜRK TOKADI’ İSTİYOR” ve “Halk ‘ey satanist Avrupa! Bir asırdır vurmak için özlemle Türk tokadını indirmek için bekliyoruz. Sıkıyorsa totoş ve gaylerden oluşan ordularınızın tümünü 'homoseksüel haçlı ordusu' adıyla birleştir ve gönder’ çağrısı yaptı” sözleriyle, LGBTİ kimliğinin kendisini bir hakaret ve aşağılama unsuru olarak kullanıyor. Militarizmi ve ‘erkekliği’ kutsayan gazete, heteronormatif bir üslupla LGBTİ’leri aşağılıyor; okuyucunun farklı cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimler arasında hiyerarşi kurmasına neden oluyor.


4.

Habertürk, 13 Mart 2017

Murat Bardakçı, “Gâvur gâvurluğunu yapıyor!” başlıklı köşe yazısında, başlıkla ve “Gâvur, gâvurluğunu yapıyor! Üstelik böyle yapmaları da yeni bir şey değil, asırlardan bu yana devam eden âdetleri!” sözleriyle, Türkiye’de Müslüman olmayan kimlikler için nefret ve aşağılama ifadesi olarak kullanılan ‘gâvur’ sözcüğü ile düşmanlık algısını güçlendiriyor.

Bardakçı ayrıca, “BERLİN’DEKİ DANSLARI HATIRLAYIN” başlığı altında okuyucuya “(...) 1915 olaylarını ‘soykırım’ diye niteleyen metni kabulünden hemen sonra Berlin'de, Meclis binasının önünde yapılan kutlamaları hatırlar mısınız?” sorusunu yöneltip “Ermeniler kırmızı, mavi ve turuncu bayraklarını açıp sloganlar ve şarkılar refakatinde sevinçten raksederlerken sol üst köşesinde haçın bulunduğu mavi-beyaz bayrakları ile Yunanlılar da koşa koşa gelmişler ve onlar da dansetmeye başlamışlardı! Apostol ile Helen, Agop ile Takuhi'yi bu mutlu günlerinde yalnız bırakmamış ve ‘Kâfirler tek millettir’ sözünü doğrulamışlardı…” cevabını vererek Ermenileri ve Yunanları ‘tehdit unsuru’ olarak konumlandırıp, halklar arası düşmanlığı körüklüyor.


1. Nefret söylemi odaklı sistematik medya izleme çalışması kapsamında, tüm ulusal gazeteler ve sayısı 500’ü bulan yerel gazete önceden belirlenen anahtar kelimeler üzerinden (ör. hain, dönme, mülteci, Hıristiyan, Yahudi, bölücü vs.) medya takip merkezi aracılığıyla taranıyor. Bu anahtar kelimeleri içeren haber ve köşe yazıları günlük olarak okunuyor (gazetelerin hafta sonu baskıları hariç) ve nefret söylemi içeren yazılar tespit ediliyor. Esas olarak ulusal, etnik ve dini kimlik temelli nefret söylemine odaklanılırken cinsiyetçi ve homofobik/transfobik söylemler de tarama kapsamına alınıyor.