Yazılı basında 16-22 Eylül 2019 haftasında nefret söylemi üreten üç haber seçildi. İsrailliler, Rumlar ve Suriyelilere yönelik nefret söylemi içeren bu örnekleri ve haklarında yazılmış analizleri aşağıda bulabilirsiniz.1


1.

Gazete Damga, 21 Eylül 2019

Gazete Damga’nın “RUMLAR GERGİNLİK ÇIKARMAK İSTİYOR” başlıklı haberinde, KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanının açıklamaları konu ediliyor. Gazete bakanın “Rumlar, Eni ve Total isimli şirketlerle dün yeni doğal gaz anlaşmaları imzaladılar. Bu adım, Rumların Kıbrıs'ta uzlaşmayla değil gerginlikle hareket etmek istemelerinin bir göstergesidir" ifadelerini tırnaksız bir biçimde başlığa taşıyarak Rumlara yönelik düşmanlık algısını güçlendiriyor.


2.

Star, 19 Eylül 2019

Star gazetesinin, “İsrailli katiller zevk için öldürdü” başlıklı haberinde, Batı Şeria’da yaşanan bir olayı konu ediliyor. Başlıkta yer alan “İsrailli katiller” ifadesi ve “Eli silahlı katiller Batı Şeria'da savunmasız Filistinli bir kadını gözünü kırpmadan vurdu. Yaralı kadına yardım için gelenleri engelleyen İsrailli katiller kadın ölünceye kadar başında bekleyerek insanlık dışı bir vahşete daha imza attı” ifadelerinde, haber ulusal kimliğe yapılan vurguyla sunuluyor. Konu edilen katlin sorumluluğu ulusal kimliğin tüm paydaşlarına mal ediliyor; İsrailli kimliği şiddetle ilişkilendiriliyor ve böylece İsraillilere yönelik düşmanlık algısını pekiştiriliyor


3.

Türkiye, 17 Eylül 2019

Esfender KorkmazDertsiz başımızı derde soktuk” başlıklı köşe yazısında Türkiye’de bulunan Suriyeli mültecileri konu ediyor. Yazıda geçen “TÜİK Haziran ayı işsizlik oranını yüzde 13 olarak açıkladı. Fiili işsiz sayısı 7 milyona ulaştı. Suriyeliler kayıt dışı ve ucuza çalışıyor. İşsizliğin artmasının temel nedenlerinden birisi de Suriyelilerdir. Dahası eğer devlet 210 milyar lira ile yatırım yapsaydı, fabrika kursaydı, işsizlik oranı yan yarıya düşerdi” ve “1999 depremi o zaman ekonomik dengeleri bozmuştu. Bugün de Suriyeliler deprem etkisi yaptı. Bu işin özeti şudur; 4 milyon Suriyeli varken, Türkiye ekonomik istikrar beklemesin” ifadeleriyle, Suriyeli mültecileri Türkiye’ye yönelik ‘ekonomik tehdit’ olarak gösteriyor. “Ekonomik sorunlar yanında ve belki de daha önemlisi, Suriyeliler sosyal istikrarı da bozuyor” ve “Yine sık sık suriyelilerin çete oluşturdukları ve gasp yaptıkları haberlerini de okuyoruz. Özetle 4 milyon Suriyeli varken bizde toplumsal huzur da dikiş tutmaz” ifadeleriyle de Suriyeli mültecileri suçla ilişkilendiriyor ve toplumsal düzene yönelik bir ‘tehdit’ olarak işaretliyor. Yazar böylece, Suriyeli mültecilere yönelik ayrımcı tutumları pekiştiriyor ve kimliğe yönelik ‘tehdit’ algısını güçlendiriyor.


1. Nefret söylemi odaklı sistematik medya izleme çalışması kapsamında, tüm ulusal gazeteler ve sayısı 500’ü bulan yerel gazete önceden belirlenen anahtar kelimeler üzerinden (ör. hain, dönme, mülteci, Hıristiyan, Yahudi, bölücü vs.) medya takip merkezi aracılığıyla taranıyor. Bu anahtar kelimeleri içeren haber ve köşe yazıları günlük olarak okunuyor (gazetelerin hafta sonu baskıları hariç) ve nefret söylemi içeren yazılar tespit ediliyor. Esas olarak ulusal, etnik ve dini kimlik temelli nefret söylemine odaklanılırken cinsiyetçi ve homofobik/transfobik söylemler de tarama kapsamına alınıyor.