• Gebze’de, Ocak 2018’de anayasal haklarını kullanarak sendikalaşmaya başlayan yaklaşık 120 Flormar emekçisi kadın, fabrikanın önünde direniş başlattı. İşverenler, direnen işçilerin çalışmaya devam eden arkadaşlarıyla irtibatını kesmek için fabrikanın girişine branda ve dikenli tel çektirdi. Başta kadınlar olmak üzere birçok kişi Flormar ürünlerini boykot ederek, işyerindeki kötü çalışma koşullarına ve cinsiyetçiliğe karşı koyan emekçilere destek oldu.
  • Amerika Birleşik Devletleri’nde, Florida’daki bir lisede, eski bir öğrencinin silahlı saldırısında 17 kişinin ölmesinin ardından, 50 eyalette birçok öğrenci protesto yürüyüşü ve oturma eylemi yaptı. Sabah 10’da okullarından çıkan öğrenciler, Beyaz Saray’ın önüne, silahlı saldırılarda hayatını kaybeden çocuklara ait yedi bin çift ayakkabı bırakarak, bireysel silahlanmanın kısıtlanmasını talep ettiler ve ‘Hayatımız İçin Yürüyüş’ gösterilerini geniş destek alan bir kampanyaya dönüştürdüler.
  • Endonezyalı Dr. Gamal Albinsaid, nüfusun yüzde 60’ının sağlık sigortasının bulunmadığı ülkede, yoksulların sağlık hizmetlerine erişebilmesi için bir mikro-sigorta programı oluşturdu. Çöp Klinik Sigortaları adlı program, yoksul hastalara, getirdikleri çöp karşılığında sağlık hizmeti sunuyor. Sistem, biriktirilen organik çöplerden elde edilen gübre ile, pet şişe ve karton gibi geri dönüştürülebilir malzemelerin satışından elde edilen parayla sürdürülüyor.
  • İstanbul’da, Ayşegül Selenga Taşkent ve Delizia Flaccavento’nun kurduğu Sicilya Demirspor, kadın-erkek birlikte mücadele pratiğini geliştirmek ve 'iyi futbol’ oynamak için, karma takımlar oluşturarak, endüstriyel futboldakinin aksine, skor tutulmayan, küfürsüz, faulsüz, hakemsiz maçlar yapıyor. Ekip, köylerde de, kadınlar ve erkeklerin eşit olarak yer aldığı karşılaşmalar düzenleyerek sporun bir dayanışma alanı olabileceğini gösteriyor.
  • Meksika’daki La Patrona kasabasında, kadınlar, trenlerle Amerika Birleşik Devletlerine gitmeye çalışan göçmenlere su ve yiyecek dağıtıyor. Tren yolunun kenarında bekleyen kadınlar, hareket halindeki trende bulunanlara, önceden hazırladıkları gıda paketlerini fırlatıyor. 1995’te Norma Romero’nun başlattığı girişimi, ‘Las Patronas’ yani ‘Azizeler’ olarak anılan 15 kişilik bir grup sürdürüyor.
  • İran’ın başkenti Tahran’da Vida Movahed’in, bir sopanın ucuna bağladığı beyaz başörtüsünü sallayarak ‘hicap’ zorunluluğunu protesto etmesi, geniş bir kampanyaya ilham verdi. Aktivist gazeteci Masih Alinejad’ın başlattığı ‘Benim Saklı Özgürlüğüm’ kampanyasıyla, kadınlar, çarşamba günleri, beyaz kıyafetleri ve ellerinde beyaz başörtüleriyle göründükleri fotoğrafları sosyal medyada paylaşıyor. Alinejad, erkekleri de ‘Beyaz Çarşamba’ adını alan bu sivil itaatsizlik hareketine katılmaya çağırıyor.
  • Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen barış imzacısı akademisyenler ve onlarla dayanışma içinde olan görevdeki akademisyenlerin kurduğu Kocaeli Dayanışma Akademisi (KODA), ücretsiz dersler ve atölyelerle toplumun her kesimine kapılarını açıyor. KODA, 2018 bahar döneminde, Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği’nin işbirliğiyle, alternatif bir akademi niteliğindeki Hayat Bilgisi Okulu’nu faaliyete geçirdi.
  • Kenya’da, Samburu kabilesi üyesi Rebecca ve 15 tecavüz mağdurunun kurduğu Umoja Uaso Kadın Köyü, ataerkil kültür, aile içi şiddet, tecavüz, çocuk evliliği ve sünnetten kaçan kadınların, çocuklarıyla birlikte yaşadığı bir sığınak. Bir safari turizmi kampı işleten ve zanaat ürünleri yapıp satan köy sakinleri, dayanışma ve özsavunma amacıyla oluşturdukları topluluğu, erkeklerin engelleme çabalarına karşın ayakta tutuyor; çevre köylerde düzenledikleri toplantılarla kadınları haklarını aramaya teşvik ediyor.
  • İsrail’de, Arapçayı ülkenin ikinci resmî dili olmaktan çıkaran ‘Yahudi Ulus Devlet’ yasası, 19 Temmuz’da parlamentodan geçmesinin ardından, Tel Aviv’de, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının birlikte düzenlediği eylemlerle protesto edildi. Habima Meydanı’nda biraraya gelen binlerce Yahudi ve Arap, sahneden verilen toplu Arapça dersine katılarak ve müzisyenlerin seslendirdiği İbranice ve Arapça şarkılara birlikte eşlik ederek yasaya meydan okudu.
  • İstanbul’daki Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan sosyal hizmet uzmanı İclal N., 2017’nin başından itibaren görev yaptığı beş ay içinde hastaneye yaklaşık 250 hamile çocuk geldiğini; 39’u Suriyeli, 38’i 15 yaşından küçük olan bu çocuklardan 115’i hakkında polise ve sosyal hizmet birimine bilgi verilmediğini fark etti. Durumu hastane yönetimine ve savcılığa bildiren İclal N.’nin görev yeri iki defa değiştirildi.
  • Amerika Birleşik Devletleri’nde, mültecilerin çocuklarını ailelerinden ayıran göçmen politikalarına karşı düzenlenen, yüzbinlerce insanın katıldığı protestolar sonucunda Başkan Trump, ailelerin göç merkezlerinde birlikte kalacağı sözünü vermişti. Ancak yönetim ailelerinden ayrılan iki binden fazla çocuk için harekete geçmeyince, birçok yurttaş #FamiliesBelongTogether [aileler birarada bulunmalı] sloganıyla ülkenin çeşitli şehirlerinde eylemlere başladı. Sloganın yazılı olduğu pankartları taşıyan yaklaşık 600 kadın, başkent Washington DC’deki gösteriler sırasında gözaltına alındı.
  • Ermenistan’da, 31 Mart 2018’de Nikol Paşinyan’ın, ülkedeki oligarşik yapıyı ve yolsuzlukları protesto etmek amacıyla Gümrü’den başladığı yürüyüş, kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk, her yaş ve kesimden yüzbinlerce insanın katıldığı, renkli, yaratıcı ve barışçı eylemlere dönüştü. Ermenistan halkının, demokrasi, adalet ve şeffaflık talebiyle, yaklaşık bir ay boyunca, şiddetten uzak, şenlik havasında sürdürdüğü hareket, dünyadaki insan hakları ve demokrasi savunucularına ilham verdi.
  • Suriyeli doktor Amani Ballour, ülkenin savaştan en çok etkilenen bölgelerinden olan Kuzey Guta’da bir hastane işletiyor. Bir kadın olarak mesleğini icra ederken ayrımcılığa ve eleştirilere maruz kalıyor; bazı hastalar, kadın olduğu için onunla konuşmuyor. Ağır savaş koşulları altında Suriye’de kalıp çalışmayı tercih eden Ballour, kadınların bu ortamda varlıklarını ve etkinliklerini sürdürmelerinin toplumsal değişim açısından hayati olduğuna inanıyor.
  • İsveç’te, 24 Temmuz’da, Gothenburg havalimanında, Afganistanlı bir göçmenin sınırdışı edilmek üzere bindirildiği uçakta bulunan 21 yaşındaki İsveçli öğrenci Elin Ersson, yapılanın yasadışı olduğunu söyleyerek, sınırdışı kararını geri aldırana kadar uçağın içinde ayakta bekledi. Genç aktivistin, sosyal medyadan canlı olarak yayınladığı ve diğer yolcuların da desteğini kazanan eylemi, bir sivil itaatsizlik başarısı olarak tarihe geçti.
  • Türkiye’de Burak Acerakis’in başlattığı UpSendrom projesi, Down sendromlu çocuğu için rapor alamayan, yanlış rapor alan veya coğrafi koşullar nedeniyle uzman terapistlere ulaşamayan aileler ile gönüllü uzmanları bir araya getiriyor. Bu genetik anomalinin, onu keşfeden doktorun soyadıyla, yani ‘aşağı’ anlamındaki ‘Down’ kelimesiyle anılmasının yarattığı olumsuz algıyı kırmak için ‘UpSendrom’ olarak adlandırılan girişim, Down sendromluların hakları konusunda farkındalığı yükseltiyor.
  • Mısır’da 1984’te kurulan Çevre Koruma Derneği kadınlara okuma-yazma ve fabrika atıklarından ürünler yapma eğitimi veriyor. Kahire’nin ‘çöp şehri’ olarak bilinen bölgede, kadınlar, fabrikalardan her gün gelen 7000 ton kumaş artığıyla halı, banyo paspası, masa örtüsü gibi ürünler yapıp satıyorlar. Dernek halen, yaklaşık 200 kişiye geri dönüşüm konusunda eğitim veriyor.
  • Barış, eşitlik ve adalet ilkelerini benimseyip yaşamının bir parçası haline getiren ve bu ilkeler doğrultusunda bağımsız sivil toplum faaliyetlerine sunduğu değerli katkılarla pek çok insanın hayatına dokunan Osman Kavala, kurucusu olduğu Anadolu Kültür aracılığıyla insan hakları, kültürel haklar ve barış için çalışan sayısız kişi ve kurumu destekledi, biraraya getirdi. Savaşın ortasında, çocuklar için fotoğraf atölyeleri, edebiyat ve sinema günleri düzenledi. 2011 Van depreminin hemen ardından köyleri dolaşarak ihtiyaç listesi hazırladı, gerekenleri temin edip dağıttı. 2014 yazında IŞİD saldırıları nedeniyle Türkiye’ye kaçan yüzbinlerce Ezidi’nin yaşadığı kamplardaki ihtiyaçların karşılanması için yine devredeydi. İnsan hakları alanında yaptığı çalışmalarla hem Türkiye’de, hem de uluslararası alanda saygınlık kazandı.
  • 18 Ekim 2017’de gözaltına alındı. Hakkında herhangi bir iddianame olmadığı halde, 319 gündür Silivri Cezaevi’nde tutuluyor.

    Asılsız haberlerle, uzun tutukluluk süresiyle hayatı karartılmak istenen Osman Kavala’yı çok özlüyor, onun bir an önce serbest bırakılmasını talep ediyoruz.