Agos, 17 Ocak 1997

Gelin sizinle 'renkçilik' oynayalım bugün. 'Renk körü'yüm ben aslında. Tanrı vergisi, kul ne yapsın? Bir türlü ayıramıyorum kırmızıyı yeşilden, yeşili kırmızıdan. Uzun yıllar ehliyet de alamadım bu yüzden. 'Göz sınavı'ndan çaktım sürekli. Meğer, önüme konan kitapta aynı ton renkleri öylesine yan yana dizmişler ki, bir şekli ya da bir sayıyı gösteriyormuş. Ben "balık" demişim kuşa, "ev" demişim ağaca. Dahası, "Ne güzel yeşil gözlerin var" diye pot kırdığımı anımsıyorum, ela gözlü yarime iltifat ederken. "Bu ne renk? Bu ne renk?" diye, babalarıyla eğlenen çocuklarımın 'renkçilik' oyununu unutamıyorum bir türlü. Ben karıştırdıkça renkleri basıyorlardı kahkahayı. Şeyy... Sahi, siz hiç merak ettiniz mi 'renk körlüğü' ne demek, insanların yüzde kaçı 'renk körü' şu yeryüzünde? Bırakın öyle her akşam televizyonlarınızın karşısında kurulup, 'renkli renkli' filmler izlemeyi de, araştırın bakalım.

Gelin sizinle 'renkçilik' oynayalım bugün. Tek rengin hakimiyeti ne ifade eder sizin için? 'Ussal gözünüzle' bir yoklayın bakalım. Denenmedi mi sanki bunlar tarih boyunca? Kızıl rengin hakimiyeti neyi çözdü, Stalin Rusyası'nda, Mao Çini'nde. Yeşil rengin hakimiyeti neyi çözdü Humeyni İranı'nda, Kaddafi Libyası'nda. Ya kara rengin hakimiyeti? Neyi çözdü Hitler Almanyası'nda, Mussolini İtalyası'nda? Tüm bu ülkelerin dayatmacı tek renk hakimiyetleri, engelleyebildi mi diğer renklerin de yaşamalarını? Kızıl, yeşil ya da kara, tek renk hakimiyeti faşizmin ta kendisi aslında. Şeyy... Sahi, siz hiç merak ettiniz mi? Bütün renkleri bünyesinde barındıran bayrak var mı şu yeryüzünde? Bırakın öyle her akşam televizyonlarınızın başında çöküp 'renkli renkli' filmler izlemeyi de, araştırın bakalım.

Gelin sizinle 'renkçilik' oynayalım bugün. Toplumların taptıkları ortak renkleri konuşalım biraz. Niçin insanlar böylesi yapay bir ortaklığa bağlanırlar? Hiç düşündünüz mü? Renk yüzünden insanlar birbirleriyle savaşlar bile yapabiliyorlar oysa. Amerika'daki siyah-beyaz kavgaları, yeryüzünün çeşitli bölgelerindeki ulusal bayrak, ulusal renk kavgaları canlı örnekler olarak duruyorlar orta yerde. Renklerin aslında birer simge olduğu ve kavgaların da karşı toplumlar arasında bu simgelere yüklenmiş toplumsal çıkarların çatışmasından kaynaklandığı söylenir sürekli. Şeyyy... Sahi, siz hiç merak ettiniz mi? Bayrağı olmayan bir devlet, bir ulus var mı yeryüzünde? Bırakın öyle her akşam televizyonlarınızın karşısında pinekleyip 'renkli renkli' filmler izlemeyi de, işte size bir ev ödevi daha, araştırın bakalım.

Ben diyorum ki şu namussuz dünyada, 'renk körü' olmak doğanın canlıya bahşettiği bir ayrıcalık aslında. Bunun eksisi yok, artısı var. Bir renge bağlanıp da, körü körüne ona kul köle olanların 'beyin körlüğü'nün yanında bizim renk körlüğümüz, inanın bal kaymak. Şeyyy... Sahi, siz hiç 'Renk Körleri Birliği' adlı evrensel bir örgütlenmenin varlığını işitmediniz mi? Bırakın öyleyse her akşam televizyonlarınızın karşısında, 'renkli dünyalar'ın tükenmiş izleyicileri olmayı. Katılın birliğimize.