Hrant Dink Vakfı’nın yemek kültürüne odaklanan ‘Lezzetin Hafızası’ paneller ve atölyeler dizisinin ilk etkinliği, 8 Nisan 2017 günü ‘Bayram Sofraları’ paneli ve yumurta boyama atölyesi ile başladı.

‘Bayram Sofraları’ panelinde Nisan ayına denk düşen, Surp Zadig, Pasha, İdo Dakyomto ve Pesah vesilesiyle Ermeni, Rum, Süryani ve Yahudi bayram sofraları, yemeklerin yanı sıra günümüze aktarılan aile hikâyeleri, gelenekler ve ritüeller paylaşıldı. Levon Bağış’ın moderatörlüğünde yapılan panele Takuhi Tovmasyan, Meri Çevik Simyonidis, Aynur Bitlisi ve Sibel Pinto konuşmacı olarak katldı.

Takuhi Tovmasyan, Paskalya öncesinde altı haftalık oruç süresince var olan ritüelleri, oruçla ilgili kuralları ve bu süreçte yenilebilen yemekleri anlatarak sözlerine başladı. Tovmasyan, konuşmasında Paskalya öncesinde boyanan yumurtaları, pişirilen çörekleri, kendi ailesinden büyüklerin usulleriyle bayram sofrası için pişirilen yemekleri ve hazırlıkları anlattı.

Sibel Pinto konuşmasına, Sefarad mutfağı ile ilgili bilgiler vererek başladı. Sefarad mutfağında sebzenin ağrılıkta olduğuna değinen Pinto, kıyma ve pırasa ile yapılan köftenin bu mutfağın simgesel yemeklerinden birisi olduğuna dikkat çekti. Pinto, Yahudi mutfağının göç etmek durumunda kalan bir milletin anılarına tutunmak için devam ettirilen, nesiller arası taşınan, bir ev mutfağı olduğunu aktardı. Pinto, Pesah’ın sofrası okunan bir saatlik duada yumurta, hamursuz, şarap, sirkeli su gibi yiyecek ve içeceklerin sembolik anlamını, özel olarak hazırlanan yiyecekleri ve ritüelleri anlattı.

Meri Çevik Simyonidis konuşmasına yemek alanında yaptığı çalışmaları tanıtarak başladı. Katolik kiliselerinde Paskalya öncesinde var olan adetlerden bahseden Simyonidis, konuşmasına dinî ritüeller ve gelenekler dışında Rum evlerindeki bayram coşkusuna değinerek devam etti. Geçmişteki çokkültürlülüğe ve paylaşıma değinen Simyonidis, bayram sofralarının vazgeçilmezi olan yaprak sarması, topik, tarama, Çerkes tavuğu gibi yemekleri ve hikâyelerini anlattı.

Aynur Bitlisli ise, Süryaniler için Paskalya’nın çok önemli olduğunu vurgulayıp, bu bayrama ‘Büyük Bayram’ dediklerini vurguladı. Paskalya öncesi elli gün perhiz tutulduğunu aktaran Bitlisli, bu dönemde hayvansal gıda tüketmediklerini belirtip, mercimekli bulgur pilavı, pazı dolması gibi yemekleri sebze yemekleri yaptıklarını anlattı. Perhize girmeden önceki yeme-içme ritüellerine, küslerin barışması gibi adetlere de değinen Bitlisli, konuşmasına bayramdan önceki günlerde yapılan hazırlıklara ve bayram sofralarında pişirilen kaburga dolması, pilav gibi yemeklere değindi.

Panelin öncesinde ve panel sırasında her yaştan katılımcılara açık, geleneksel ve modern yöntemlerle yumurta boyama atölyesi düzenlendi. Yoğun ilgi gören yumurta boyama atölyesinde çocuklar, gençler ve yetişkinler bir araya gelip yumurta boyadılar.