Hrant Dink Vakfı'nın Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü ve Türkiye Toplumsal ve Ekonomik Tarih Vakfı ile birlikte organize ettiği Adana ve Çevresi Toplumsal ve Ekonomik Tarihi konferansı 21 Kasım 2008 Cuma, Boğaziçi Üniversitesi Büyük Toplantı Salonu’nda yapıldı. Türkiye’den ve dünyadan Adana bölgesi hakkında uzun süredir araştırma yapan önemli isimlerin konuşmacı olarak katıldığı konferans genç araştırmacıların yönelebileceği konu, metot ve arşivlere ışık tutması açısından önemliydi.Çalıştayın konusunu belirleyen bilim komitesi üyeleri Prof. Dr. Zafer Toprak, Prof. Dr. Çağlar Keyder, Prof. Dr. Ayhan Aktar ve Dr. Cengiz Aktar, Adana ve çevresinin Türkiye’nin özellikle Batı bölgelerine oranla çok daha az araştırmaya konu olduğu ve bu nedenle bölgenin Türkiye’deki bilim çevreleri ve uluslararası akademik çevreler tarafından daha yoğun olarak ele alınması gerektiği görüşündeler.
Konferansta dinleyicilerin de aktif olarak katıldıkları tartışmalarda ise bölgesel-mikro-tarih çalışmalarının genel tarihsel perspektifler -makro- ışığında yapılmasının olumlu ve olumsuz yanları üzerine konuşuldu. Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Yard. Doç. Dr. Meltem Toksöz’ün “Adana’da Göçebe Yaşam’dan Ticari Tarım’a: Bölgesel bir Ekonominin Doğuşu” başlıklı sunumuyla başlayan konferansta Toksöz’ün çalışmasını ilginç kılan nokta, araştırmacının Adana bölgesini merkeze alan bakış açısı idi. Osmanlı döneminde çeşitli cemaatlerin üyelerinden oluşan sermayedarların yerini cumhuriyet döneminde yeni iktidarla işbirliği yapan Müslüman sermayedarların aldığını ve bu ailelerin bölgenin ve daha sonra Türkiye’nin en önemli sermayedarları olduklarını aktaran Toksöz’ün sunumundan sonra, doktora tezini Alman Levanten Pamuk Şirketi üzerine yapmış Alman akademisyen Dr. Hilmar Kaiser’in sunumu dinlendi. Kaiser’in Çukurova bölgesindeki farklı cemaatlere sahip büyük toprak sahipleri ile yabancı şirketler ve bankalar arasındaki ilişkileri inceleyen kapsamlı araştırmasının bir kesitini aktardığı sunumu, Osmanlı toplumunun 19. yüzyılı için benimsenen birbirinden tamamen izole cemaat yapıları anlayışına karşı çıkar nitlelikteydi. Kaiser’e göre Çukruova’da Ermeni, Rum ve Müslüman toprak sahipleri arasındaki ekonomik çıkar ilişkileri bu cemaatlerin aslında birbiriyle çok daha canlı ilişkiler kurmuş olduklarını gösteriyor. Sunumdan sonraki tartışma bölümünde Toksöz de Kaiser’in bu tezini cemaatler arasındaki evlilik ilişkilerini örnek göstererek destekledi. Atölye çalışmasına Ortadoğu Teknik Üniversitesi İktisat bölümünden katılan öğretim üyesi Prof. Dr. Halis Akder’in Ege ve Çukurova yöresindeki pamuk üretimini karşılaştırdığı araştırması da Çukurova bölgesindeki insan faktörüne çok farklı bir bakış açısı sunuyordu. Prof. Akder’e göre Çukurova bölgesinde nüfus yoğunluğunun yetersizliği ve bu sebeple bölgeye yapılan göçler Çukurova’daki pamuk tarımını Ege bölgesindekinden çok farklı kılıyordu. Yaşam koşullarının çok ağır olduğu 19. yüzyıl Çukurova’sında sağlık nedenleri ile gerçekleşen ölümler bölgede tarım gelişirken insan yaşamının ne kadar değersiz olduğunu gözler önüne seriyor.
Londra Gomidas Enstitüsü’nden konferansa katılan Ara Sarafian ve Berlin Edebiyat ve Kültür Araştırmaları Merkezi’nden çalışan Dr. Vahe Tachjian’ın sunumları, Adana Ermenilerinin hem Türk hem de Ermeni tarih yazımında yeterince yer almamasını eleştirir nitelikteydi. Sarafian ve Tachjian, sunumları ile daha çok Adana tarihindeki kültür ve kimlik sorunsallarına işaret ettiler. Ara Sarafian, 19. yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu’nda millet sisteminde yapılan yeni düzenlemelerin Ermeni cemaati ve Adana’daki Ermeniler üzerindeki etkileri hakkındaki çalışmasını sundu. Sarafian, Ermeni kaynaklarından faydalanarak hazırladığı çalışmasında, Ermeni milletinin 1830 ve 1860 yıllarında toplanan milli konseyler sayesinde Ermeni dil politikasını ve Ermeni eğitim politikasını belirlediğini ve bu yapısal değişikliğin, yani bu kültürel değişimin, Adana bölgesindeki Ermenileri de etkilediğini ve Adana Ermenilerinin Ermeni milletinin aktif bir üyesi olduklarını ama aynı zamanda da Osmanlı toplumunun bir parçası olmaktan vazgeçmediklerini kaydetti.
Vahe Tachjian, çoğunlukla Türkçe konuşan ve isyan faaliyetlerine uzak duran Adana Ermenilerinin tehcirden sonra yaşadıkları Beyrut’taki Ermeni yerleşimlerini konu alan incelemesini sundu. Bu sunum, Adana bölgesinden gelen Ermenilerin Ortadoğulu Ermeni kimliğinin oluşumundaki katkılarını anlatması açısından önemliydi. Boğaziçi Üniversitesi Atatürk Enstitüsü’nden Prof. Dr. Zafer Toprak, Tarım ve Ticaret Vekaleti’nin 20. yüzyılın başındaki kayıtlarından ve cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen 1. ve 2. Uluslararası Pamuk kongrelerinden yola çıkarak Adana bölgesindeki işçi ve sermaye hareketleri üzerine yaptığı araştırmayı sundu. Pamuğun ekilmesi, toplanması ve işlenmesi süreçlerine de detaylı olarak değinen araştırmada işgücü ve sermaye yetersizliğinden dolayı başvurulan metotlardan söz edildi. Bu metotlar arasında Ermeni, Çerkes, Kürt, Türkmen, Arap ve muhacirlerden oluşan mevsimlik pamuk işçileri, zirai kredi veren bankalar ve tefeciler incelendi.