Kayseri’nin önemli ilçelerinden Develi, merkez ilçeden sonra en gelişmiş yerleşim yeri. Tarih boyunca bu önemi taşıyarak, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir ticaret ve tarım merkezi olmuş. Eski adı Everek olan Develi, Anadolu Ermeni hafızası için de büyük önem taşıyor. 15. yy’dan itibaren artarak 1915 yılına kadar gelişmiş bir cemaat halinde yaşayan Ermeniler, yetmişli yıllara kadar Develi’de yaşamaya devam etmiş. Diğer yanda dünyaya yayılan Develili Ermeniler, Mısır, Fransa, Lübnan ve Amerika’da hemşerilik dernekleri kurarak şehirlerinin hatıralarıyla yaşamayı sürdürmüşler. Bu derneklerde bir araya gelenlerin özlemlerini en iyi yansıtan, Develi tarihini ve yaşamını anlatan dört ayrı kitap yayımlamış olmaları.
Hafıza Mekânların Yeniden Kullanımı projesinin saha çalışması kapsamında Develi’yi ikinci kez ziyaret ettik. İlçede çalışmaya başlamadan önce 17-20 Temmuz tarihleri arasında Kayseri merkezde hazırlıklarımızı tamamladık. Valilik, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu, Mimarlar Odası gibi kurumların yanı sıra Develi ile ilgili birçok kurum ve kişi ile temaslarda bulunarak fikir alışverişi gerçekleştirdik. Kayseri merkezde bir sözlü tarih atölyesi düzenleyerek yeni araştırmacı adaylarına bu yöntemi nasıl uygulayabileceklerini anlatırken, bir yandan sözlü tarih mülakatları yaptık. Develi’de de sürdürdüğümüz mülakatlar, bir kez daha bu yöntemin kültürel miras ile derin ilişkisini hatırlamamızı sağladı. Örneğin, cehri boyası aradığımız sırada yaptığımız bir sözlü tarih mülakatında Boyacı Misak’tan bahsediliyor ve onun cehri toplayan bir boyacı olduğunu öğreniyorduk. Kayseri Merkez ve Develi ilçelerinde yaptığımız sözlü tarih mülakatları vakfın sözlü tarih arşivine eklenecek; İstanbul ve başka yerlerde yaşayan Kayserililer ile yaptığımız mülakatlarla birlikte Kayseri sözlü tarihini oluşturacaklar.
İki haftalık saha çalışması ile, Develi’nin kültürel mirası üzerine araştırma yaparken bölgenin hafızasını canlandırmayı, kültürünü ortaya çıkarmayı amaçadık. Develi’de çalışmalarımızı destekleyen sivil toplum ve yerel yönetim temsilcileriyle Kayseri’den Develi’ye davet ettiğimiz kurum temsilcilerinin bir araya geldiği bir yuvarlak masa toplantısı düzenledik. Toplantıda çalışmalarımızdan ve genel olarak Develi’nin kültürel mirasından, bu mirasın yeniden kullanım olanaklarından bahsettik. Katılımcıların önerileriyle, 1998 yılına kadar Develi’de yaşamış, bütün Develililerin tanıdığı ve hatırladığı, onların deyişiyle Vakis Amca’nın, yani Vartkes Yalçın’ın yaşadığı evin yeniden kullanımı üzerine tartıştık. Saha çalışmamızın sonuna doğru Adana’da tanıştığımız restoratör-mimar Odil Cincaner’i Develi’ye, “Vakis’in Evi”ni görmeye davet ettik.
Yuvarlak masada bahsi geçen diğer konular da halihazırda kültürel miras olan Develi’nin tarihi çeşmeleri ve zanaatler oldu. Yaptığımız araştırmalarda ve hemşeri derneklerince yayımlanmış Develi kitaplarında suyun, derelerin, çeşmelerin ve havuzların çok büyük öneme sahip olduklarını gözledik. Develi halkı da Elbiz, Köşkpınarı, Oruza, Venk, İlibe’nin iki çeşmesi, Keşiş’in Havuzu, Örsenek, Kasap Seyit gibi çeşmeleri halen kullanıyor ve önemini biliyor. Bununla birlikte Develi’yi ziyaret eden ya da oraya yeni yerleşenler için bu çeşmelerin değerini anlayabilecekleri bir yönlendirme, bilgilendirme olmadığı kanaati edindik. Bu doğrultuda, derlediğimiz bilgiler ışığında Develililerin de katılımıyla taslak bir çeşmeler haritası hazırladık. Bu haritanın bir kültür turuna dönüşme potansiyelini değerlendirmek üzere Develi Bisiklet ve Doğa Sporları Kulübü ile beraber bir bisiklet turu düzenledik. Tur sırasında edindiğimiz bilgileri de çeşmeler üzerindeki çalışmamıza ekleyerek, bu katılımcı bilgi toplama modelinin uygulanabilir olduğunu gördük.
Diğer önerilen konu olan zanaatler üzerine çalışmaya da yine kaynaklardan edindiğimiz bilgi ve hikâyeleri bugün hatırlanan ve kullanılan bilgilerle kıyaslayarak başladık. Bugün Melekgirmez ve Uzun Çarşı adlarıyla hatırlanan bir zamanların Fenese Çarşısı, demirciler, değişik türde ayakkabı yapan ustalar, terziler, taş ustaları, boyacılar, şapkacılar ve başka bir çok zanaat ustasına ev sahipliği yapmış. Halen ayakkabı üreten kalmasa da tamirini yapan ustalar var. Hafızalarda kalan bilgiyi kayıt altına alamaya çalışırken, Ermeni ustalarından mesleği öğrenenlerle, ustasının ustasını Ermeni olanlarla, öğrendikleri zanaatı hâlâ kullananlarla buluşma şansımız oldu. Ermeniler Develi’de 1960'lı yıllara kadar yaşadıkları için bu mirası gözlemek nispeten kolay oldu diyebiliriz, ancak son çeyrek yüzyılın getirdiği sanayileşmenin, zanaatların özel koruma altına alınmadıkları için “modası geçtiği”ni üzülerek belgeledik. Kültürel mirasın yeniden kullanımı çerçevesi içerisinde bu “zanaatların yeniden canlanması için ne yapabiliriz?” sorusunu sormadan geçemedik.
Develi kültürel mirasına ilişkin araştırmamızın saha çalışması tamamlanırken, derlediğimiz bilgileri en iyi şekilde paylaşmak, Develi’yi anlamak ve gezmek isteyenlere sunmak, Everek ve Fenese’yi hatırlayarak yaşamak isteyenlere ya da uzun zaman önce göç edenlerden dinleyen nesillerin kullanımına nasıl ulaşılabilir kılmak mümkün olabilir diye düşünmeye ve denemeler yapmaya devam ediyoruz.
Bu çalışmada bizi ağırlayan, bizi her gördüklerinde ilgiyle “ne yapıyorsunuz” diye soran ve cevabımızın ardından bize yeni kapılar açan herkese ne kadar teşekkür etsek az. İçten misafirperverliğin ne olduğunu, gidenin arkasından üzülmenin, geride kalanı özlemenin ne olduğunu deneyimlediğimizin farkındayız. Şimdi sıra, bu deneyimi paylaşabilmekte.
Çeşmeleri, evleri ve zanaalarıila Develi'nin kültürel mirası
Surp Krikor (Keşiş'in havuzu) suyu. Geçmişte olduğu gibi bugün de Develililer yüzmeyi burada öğreniyor.
Cehri meyvesi. İpleri sarıya boyamak için kullanılan madde bu bitkiden elde edilirdi. 19. yüzyılda Develi için önemli bir gelir kaynağı idi.
Develi çeşmeleri bisiklet turu sırasında, Oruza çeşmesinin önünde dinlenirken.
Surp Minas mağarası. Haç gününde Feneseliler ve Everekliler Haç dağına tırmanış yarışına burada başlardı.