İncelenen Ocak, Şubat, Mart ve Nisan aylarını kapsayan ilk dört aylık dönemde dini ve etnik grupları hedef alan 38 köşe yazısı ve haber içeriği tespit edilmiştir. İncelenen iki haberde de kaynak belirtilmemekle birlikte gazetelerde manşet ve sürmanşet haberler olarak yer almışlardır. Bu dönemde en dikkat çekici unsur nefret söylemi içeren haber ve köşe yazılarının büyük çoğunluğunun dini kimliğe yönelik olarak Hıristiyanları hedef almasıdır. Bu söylem, daha çok milliyetçi ve muhafazakar yayın çizgisinde gazetelerde rutin olarak “Haçlı Seferleri” ile paralellikler kurularak işlenmiş, ayrıca gündeme bağlı olarak öne çıkan öğretmen ithali, Libya’ya NATO müdahalesi, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Kıbrıs ziyareti gibi konular nedeniyle de yeniden ve büyük oranda aynı bakış açısıyla üretilmiştir.
Dini kimliğe yönelik nefret söyleminde esas olarak Hıristiyan ve Yahudilerin hedef alındığı izlenirken, etnik kimliği hedef alan nefret söylemini ise sırasıyla Ermeni, Rum, Yahudi ve Kürtler izlemiş, Arap ve Arnavut kökenlilerin de nefret söylemine uğradıkları gözlemlenmiştir.
Önceki dönemlerde hedeflediği gruplar bakımından çeşitlilik gösteren dağılımlarla karşılaştırmak gerekirse, incelenen dört aylık dönemde, örneğin “Kürt Açılımı” gibi baskın bir gündem maddesi olmaması nedeniyle belli bir etnik veya dini kökenin yoğun biçimde ve farklı kaynaklarda hedef alındığı örneklere rastlanmamıştır. Yine de incelenen örnekleri, özellikle yüzde 95’ini köşe yazılarının oluşturduğu düşünüldüğünde, gündemden bağımsız düşünmek mümkün değildir.
Türkiye’nin görece hızlı değişen gündemi de göz önünde bulundurulduğunda, belli gündem maddeleri etrafında aynı grupların hedeflendiği nefret söylemlerinin üretildiğini söyleyebiliriz. Önceki dönemlere benzer şekilde gazetenin yayın politikasına uygun biçimde neredeyse sabit olarak ortaya çıkan nefret söylemi örneklerine bu dönemde de rastlanmıştır.
Bu dönemde Ermenileri hedef alan nefret söylemi, Kars’taki İnsanlık Anıtı’na dair “Ucube” tartışması, 19 Ocak’ta öldürülüşünün dördüncü yıldönümü nedeniyle Hrant Dink’in gündeme gelmesi üzerinden ya da gündemde olmadığı veya yazıyla doğrudan ilişkili olmadığı halde Ermenileri “Türk topraklarında gözü olan, sahtekar ya da alçak” olarak tanımlayan ifadeler üzerinden üretilmiştir.
Rumlara yönelik nefret söyleminde öne çıkan gündem maddelerini ise kısaca Kuzey Kıbrıs’ta Şubat ve Mart aylarında yapılan ve Türkiye hükümetinin de protesto edildiği mitingler, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Kıbrıs ziyareti olarak özetleyebiliriz. Özellikle mitinglere katılan Türkçe konuşan Kıbrıslılar’ın da Türk düşmanlığıyla özdeşleştirilerek “Rumculukla” suçlandıkları örneklere de rastlanmıştır.
Yahudileri hedef alan nefret söyleminin ise daha çok gündem üzerinden değil de gündemde yer alan bir kişinin Yahudi kimliğine olumsuz anlamda atıfta bulunularak öne çıkması dikkat çekicidir. Bu kapsamda, Libya müdahalesi çerçevesinde Fransa lideri Nicolas Sarkozy’nin annesinin Yahudi olduğu vurgusu ya da işadamı İzak Alaton’un bir konferansta söyledikleri üzerinden dini kimliğine yönelik olumsuz ima örnek verilebilir.
- Raporun adı
- Medyada Nefret Söylemi İzleme Raporu Ocak - Nisan 2011
- Fiyat
- Ücretsiz
- Sayfa sayısı
- 65
- En
- 210 mm
- Boy
- 295 mm
- Baskı
- Mayıs 2011
- Dil
- Türkçe
- Medyada Nefret
Söylemi Proje Ekibi - Nuran Gelişli, Garen Kapril
- Analist
Ceyda Ulukaya
Medyada Nefret Söylemini İzleme Çalışma Global Dialogue ve Friedrich Naumann Vakfı tarafından desteklenmektedir. Raporda yer alan görüşler, destekçi kurumların görüşlerini yansıtmamaktadır.