Kameralı Çocuk adlı kısa filmin gösterimi 22 Mart günü Hrant Dink Vakfı Havak Salonu’nda yapıldı. Vakfın bünyesindeki ASULİS Dil, Diyalog, Demokrasi Laboratuvarı’nın düzenlediği etkinliğin ardından filmin oyuncusu, yönetmeni ve koordinatörünün katıldığı bir söyleşi yapıldı.

Panelin video kaydı

Film gösterimi ve söyleşi öncesinde Hamiş Suriye Kültür Evi'nden Şenay Özden, Türkiye’de yaşayan Suriyeli mültecilerin yasal statüsü, içinde yaşadıkları sosyo-ekonomik koşullar, eğitim, sağlık, iş ve barınma bağlamında karşılaştıkları ayrımcılık üzerine bir sunum yaptı. Özden’in ardından, Hrant Dink Vakfı’nın yürüttüğü Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi projesi koordinatörü Pınar Ensari, 2015 sonrasında Türkiye’de yaşayan Suriyeli mültecilerin Türkiye yazılı basınındaki temsillerine dair bulguları paylaştı. 

Şenay Özden’in moderatörlüğünü üstlendiği söyleşide, Kameralı Çocuk filminin yönetmeni İbrahim Yeşilbaş, koordinatörü Yılmaz Delen ve oyuncusu Jwan Abdo filmin çekim sürecinde ve sonrasında yaşadıkları deneyimleri paylaştılar. 

Filmin çekim sürecinde Jwan Abdo’dan yardım almayı planladıklarını söyleyen Delen ve Yeşilbaş, bir süre sonra Jwan’ın sinemaya karşı büyük bir tutku beslediğini görüp filmi onun hikayesi temelinde şekillendirmeye karar verdiklerini söylediler. Jwan Abdo’nun gerçek hikayesini kurgusal bir evrende farklı bir biçimde aktardıklarını dile getiren Yeşilbaş, bu kurgu evrenini de, Jwan’ın önceki deneyimlerini film boyunca tekrar ettirerek oluşturduklarını söyledi. 

Filmde çalışmayan bir kamera ile Türkiye’de yaşayan Suriyelilerle röportaj yapan Jwan Abdo’nun kamerasının hikayenin esas öznesi olduğunu söyleyen Yeşilbaş, bu kamera sayesinde filmdeki röportajları yapabildiklerini ve insanlarla samimi bir ilişki kurabildiklerini dile getirdi.

Filmin özeti: Jwan, Suriye'deki savaştan kaçıp Türkiye'ye gelmiştir. Gündüz konfeksiyonda çalışıp kalan vaktinde senaryolar yazar. Elinde eski kamera Suriye'den gelen insanlara çevirerek, onlarla konuşur. İnsanlar yaşadıkları dramları, hayal kırıklıklarını, umutlarını veya umutsuzluklarını Jwan ile paylaşırlar. Göçmenler Jwan ile konuşurken, aslında Jwan da bizimle konuşur ve işte bu sebeple de Jwan kamerasını seyirciye çevirmekten kendini alıkoyamaz.