‘Demokrasi, eşitlik ve bir arada yaşamı teşvik etmek için hak temelli öğrenme programları’ projesi kapsamında düzenlenen ‘Hafızalaştırma Alanında Öğrenme Pratikleri’ başlıklı panel, 4 Kasım 2024 Pazartesi günü Hrant Dink Vakfı Havak Salonu’nda yapıldı. Moderasyonunu Tarihsel Adalet için Bellek Müzesi’nden Aylin Tekiner’in yaptığı panelde, Sybir Anıt Müzesi’nden Piotr Popławski ve Hrant Dink Vakfı’ndan Aslı Yolcu konuşmacı olarak yer aldı.

Panelin moderasyonunu yapan Aylin Tekiner, geçmişe ve geleceğe dair ilgi ve merakın hayli zayıf olduğu bir dönemden geçilmesine rağmen hafıza çalışmalarının demokratikleşmeye katkısının altını çizdi ve hafıza mekanlarının aynı zamanda aktif öğrenme mekanları olduğunu hatırlattı. Geçmişi anlatmanın aynı zamanda geçmişin bugüne nasıl taşınacağıyla da ilgili olduğuna dikkat çeken Aylin Tekiner, aynı zamanda dünyadaki gelişmeler bağlamında hafıza çalışmalarının konumlandırılmasına değindi. Katılımcı demokrasiyi destekleyen, kolektif bir çabayı içinde barındıran, farklı kimliklerden ve aidiyetlerden katılımcıların beraberce düşünmeleri için olanak sağlayan öğrenme modellerinin önemine değinerek sözü ilk konuşmacı Piotr Popławski’ye verdi.
Piotr Popławski, konuşmasında Sybir Anıt Müzesi’nde yürütülen Kültürel Programlar ve Öğrenme Programları’nı anlattı. Polonya’da açılan ve 16. yüzyılının sonundan 20. yüzyılın ortalarına kadar köleleştirilip Rusya ve Sovyetler Birliği’ne gönderilen insanların hikâyelerini anlatan Sybir Anıt Müzesi’nin bugünkü binasının eskiden insanların zorla sürgüne yollandıkları nokta olduğunu aktararak konuşmasına başlayan Popławski, mekanın kendi hafızasına dikkat çekerek mekanın sadece bir sergi değil, aynı zamanda bu noktadan insanlık dışı koşullarda haftalarca yola gönderilen insanları anmak için bir mekan olduğunu vurguladı.

Sybir Anıt Müzesi bünyesinde ziyaretçilerin bir araya gelip mekanla ilişki kurmasını teşvik eden beş kültürel programın bulunduğunu belirten Piotr Popławski, öğrenme programlarında ise okullara, ailelere ve bireylere yönelik modeller izlediklerini söyledi. Aynı zamanda Sybir Anıt Müzesi’nin rehberler, çalışanlar ve öğretmenler için bir Müze Akademisi düzenlendiğini aktaran Popławski, tüm öğrenme süreçlerinin farklılaşan ihtiyaçlara cevap verebilir olması için ayrıca bir erişilebilirlik birimlerinin de olmasının önemine dikkat çekti. Popławski, bölgede bugün süren savaşların Polonya’da ve bölgede hissedilmesinin Sybir Anıt Müzesi’nde anlatılanları güncel kıldığını belirterek konuşmasını bitirdi.


Aslı Yolcu, konuşmasında Hrant Dink Vakfı’nın hafızalaştırma alanına odaklanan öğrenme programlarından bahsetti. 23,5 Hafıza Mekânı’ndan ve vakfın düzenlediği atölyeleri tanıtan Yolcu, çalışmaları empati kültürünü pekiştiren bir program olarak niteledi. Mekânın en önemli özelliklerin arasında ziyaretçilerin sorularının cevaplarını Hrant Dink’ten duyabilecekleri şekilde kurgulanmış olmasını gösteren Yolcu, hafıza mekânında aslına sadık kalınan mutfakta hala önemli günlerde yemekler yapılıp yendiğini örnekleyerek mekânının bir araya getirme işlevine dikkat çekti. 23,5 Hafıza Mekânı’nın kuruluş hikayesini de aktaran Yolcu, Türkiye’de benzerine az rastlanan hafıza mekânlarından biri olan 23,5 Hafıza Mekânı’nın bir hatırlama mekanı olduğu kadar aktivizm ve ifade etme mekânı da olduğunu belirtti.


Yolcu, 23,5 Hafıza Mekânı’nda düzenlenen gençlere ve çocuklara yönelik çalışmaları tanıttı, aynı zamanda hafızayla kesişen alanlarda yapılan farklı çalışmalardan bahsetti. Rehberli turlara ek olarak düzenlenen ‘23,5’u Keşfediyoruz’ atölyesi gençlerin mekânla bağını kurmayı hedeflerken, vakfın düzenli verdiği ‘Hak Temelli Yaşam’ ve ‘Kapsayıcı Dil’ atölyelerinin de mekânın aynı zamanda birer öğrenme mekânları da olduğunu pekiştirdiğini söyledi. Damla Sandal’ın ‘Hafızayı İşlemek’ ve Hera Büyüktaşcıyan’ın ‘Bir Önceki Günün Portresi’ atölyeleri gibi hafızayla sanatın kesiştiği atölyelerin de zaman zaman mekanda ağırlandığını belirterek sözlerini bitirdi.


Son olarak Aylin Tekiner, Tarihsel Adalet için Bellek Müzesi’ndeki çalışmalarından bahsetti. Dijital bir bellek müzesi olan Tarihsel Adalet için Bellek Müzesi’nin 'Demokrasiyi Savunmak' temalı eğitim programı ve 2023’teki 'Geçmiş Bugündür' sergisinde gençlerle yapılan rehberli turları anlattı. Tekiner, Demokrasiyi Savunmak eğitim programı bünyesinde düzenlenen ‘Gölgede Demokrasi’ Gölge Tiyatrosu ve Drama Teknikleriyle Demokrasi Atölyesi’nde drama ve gölge tiyatrosu tekniğini hak temelli kavramlar çerçevesinde harmanlayarak 18-25 yaş aralığındaki gençlerin “bir başkasının kimliği altında alternatif diyalog geliştirme yollarını tecrübe etmelerinin hedeflendiğini aktardı. Aynı zamanda geçtiğimiz yıl ilk fiziksel sergisini düzenlediğini söyleyen Tekiner, sergide hem gençler için rehberli turlar düzenleyerek hem de 1980 darbesinin tanıklarıyla gençleri buluşturarak geçmişi bugüne taşımak için adımlar attıklarını kaydetti.


Türkiye’de 12 Eylül 1980 darbesi üzerine fiziksel bir alan kurmanın zorluklarından bahseden Tekiner, bilgiyi muhafaza edebilmek ve erişilebilir kılmak için böylece Türkiye’nin ilk dijital müzesi ve insan hakları arşivini kurduklarını aktardı. Türkiye’nin yüzleşme pratiğinden uzak olduğu bir noktada hafıza bellek aktivistlerine düşen sorumlulukları tartışmaya açan Tekiner, hafıza alanlarının aynı zamanda mücadele alanları olduğunu söyledi ve sözlerini “bir daha asla diyebilmenin ümidiyle” bitirdi.
Panelin soru cevap kısmında, hafıza mekanlarının işlevleri ve uluslararası bağlam üzerine tartışıldı. Hatırlamanın politikliğine dikkat çekilen tartışmada, hafıza mekânlarını ve hafızayı yaşatabilmek değişen politik iklim bağlamında ele alındı. Aynı zamanda Türkiye ve Polonya’da hafıza mekânı dinamiklerinin ele alındığı bölümde katılımcılar yurt dışındaki hafıza mekânlarıyla ilgili bilgi alırken Türkiye bağlamındaki problemleri ve engelleri de tartışmaya açtılar.