Bu proje kapsamında Habap Köyü’nde bulunan iki tarihi çeşmenin restorasyonunu gerçekleştirdi. Habap, Av. Fethiye Çetin’in Anneannem adlı kitabında öyküsünü anlattığı, Ermeni anneannesinin dokuz yaşına kadar yaşadığı köydür. Restorasyonu yapılan Habap Çeşmeleri, Anadolu ve Ermeni “çokgözlü çeşmeler” mimarisine özgün birer örnek teşkil ediyor. Çeşmeler, restorasyon sırasında yapılan kazılarda ortaya çıkarılan kuyuları ve karmaşık su kanallarıyla (heküke), büyük bir kültürün izlerini günümüze taşıyor. Bu kıymetli eserlerin restorasyonunun tamamlanması sebebiyle 25 Kasım Cuma günü düzenlenen açılışta İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Nazif Bilginoğlu, Kovancılar Kaymakamı Selçuk Aslan ve Kovancılar Belediye Başkanı Bekir Yanılmaz hazır bulundu. Gönüllü mimarlar Nihan Sağman, Mehmet Erkök, Savaş Ekinci ve sanat tarihçisi Özge Altınkaya Erkök, Mayıs-Eylül 2009 döneminde yaptıkları arazi çalışması sonunda, çeşmelerin rölövesini çizdi. Daha sonra hazırlanan restitüsyon ve restorasyon projeleri, Diyarbakır Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na sunuldu. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, kuruldan Nisan 2010 tarihinde onayı alınan restorasyon çalışmalarına katkıda bulunmayı kabul etti. Çalışmalar, Hrant Dink Vakfı, Chrest Vakfı, Açık Toplum Vakfı, Genel Energy ve özel sponsorların katkılarıyla, Ağustos-Kasım 2011 tarihleri arasında yürütüldü.

Restorasyon, köyde yaşayanlar ve köye gelen gönüllü gençler üzerinde dönüştürücü bir etki yarattı. Köyün gençleri, yaşadıkları yerin tarihini yansıtan yapının eski haline kavuşmasında aktif rol aldı. Türkiye, Ermenistan ve Avrupa'nın bazı ülkelerinden gelen gönüllü gençler, köylülerin günlük faaliyetlerine destek verdi. Restorasyon çalışmalarına katılan gönüllüler, özellikle çocuk ve gençlerle oyun, resim, boya atölyeleri ile sohbet toplantıları düzenledi.

Elazığ'ın Kovancılar ilçesine bağlı Ekinözü köyü, eski adıyla Habab veya Hebap (Ermenice: Havav), Osmanlı döneminde 500 haneli bir köydü. Ermenilerin yaşadığı dönemde burada üç kilise, bir manastır ve iki çeşme bulunuyordu. Bunlar, Yukarı Çeşme ve Aşağı Çeşme olarak adlandırılıyordu. Yukarı Çeşme’nin üzerindeki kitabede okunabilen Ermenice yazıda tarih, 1634 yılını işaret ediyor. Bugün bu yapıların çoğu yıkılmış olmakla birlikte, çeşmeler giderek kullanılmaz hale geldi. Çeşmeler halen tapuda Halil Beyler ve Rüfekası Beyler Vakfı’na kayıtlı bulunuyor.

Kaynaklara göre; köyün suyu, köyün girişinden iki mil uzaklıkta geniş bir vadi üzerinde kendiliğinden oluşan, bir değirmeni döndürecek kadar hızlı, çok soğuk bir kaynaktan gelirdi. Suyun fışkırdığı alçak kuyu her ilkbaharda temizlenmezse, kaynağın suyu azalırdı. İlkbaharda içi toprakla dolduğundan, her yıl Paskalya’dan sonra kuyu temizlenirdi. O kaynağın suyuyla birkaç değirmen döner, haftada bir kez bahçeler ve köyün altındaki tarlalar sulanırdı. Çeşme ise köy için çok kutsaldı. Köyde iki tane tatlı su kaynağı vardı. Biri köyün aşağısında diğeri de yukarı kısmında idi. Çeşmelerin suyu çok uzak yerlerden gelir, görünmez taştan borularla küçük sarnıçlara dolardı. Çeşmelerin arkasındaki galerilerle ulaşılan sarnıçların da her sene temizlenmesi gerekirdi. Bu kaynakların suyu yazları soğuk, kışları ise ılık ve tatlıydı. Köyün iki çeşmesi ve yer döşemeleri kesme taşlardan yapılmıştı.
Dikran S. Papazyan, Badmutyun Palu Havav Kyuği, [Palu Habap Köyü Tarihi], Beyrut 1960