Friedrich Naumann Vakfı’nın katkılarıyla ‘Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi’ çalışması kapsamında, 2017 yılının Ocak-Nisan döneminde, Türkiye yazılı basınına dair bulguların paylaşıldığı panel, İdil Engindeniz’in moderasyonunda, 19 Haziran 2017’de Havak Salonu’unda yapıldı.

Panelde ilk olarak, Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi ve Medyada Nefret Söylemi İzleme raporlarının danışmanı İdil Engindeniz, proje bağlamında medya, nefret söylemi ve ayrımcı dil kavramları hakkında bir sunum yaptı. Engindeniz, sayısal olarak fazla olmanın ayrımcılığı engellemediğinin altını çizerek nüfusun yaklaşık yarısını oluşturan kadınları örnek verdi. Haberlerde duygulara seslenmesinin ayrımcılığı ve önyargıları körüklediğine değinen Engindeniz, nefret söyleminin bir duygu değil, yapısal bir sorunun parçası olduğunu ve nefret söylemiyle mücadele ederken birkaç gazeteyle değil bir sistemle mücadele edildiğini belirtti. Engindeniz, kadın cinayetlerini meşrulaştıran ‘namus cinayeti’ ifadesinin feminist mücadelenin bir sonucu olarak artık kullanılmadığını dile getirerek, değişimin her zaman mümkün olduğunu söyledi. 

İdil Engindeniz’in ardından söz alan Proje Koordinatörü Pınar Ensari, ‘Medyada Nefret Söyleminin İzlenmesi’ çalışmasının Ocak-Nisan 2017 dönemine dair bulgularını, gündem maddelerine, hakkında en çok nefret söylemi üretilen gruplara ve nefret söylemi içeren örneklere odaklanarak aktardı. Ensari, 16 Nisan’da Anayasa değişikliği için yapılan referandumun, Ocak-Nisan 2017 döneminin en önemli gündem maddesi olduğunu ve Referandum öncesinde artan kutuplaşmanın ve siyasilerin söylemlerinin nefret söyleminde artışa neden olduğunu belirtti. Ensari, Suriyeliler hakkında üretilen nefret söylemindeki artışın, ilk defa bu dönemde yerel gazetelerde ulusal gazetelere oranla daha fazla nefret söylemi tespit edilmesinde etkili olduğunu dile getirdi. Suriyelilere yönelik nefret söylemindeki artışın raporun en önemli bulgularından birisi olduğunu vurgulayan Ensari, Fırat Kalkanı Harekâtı sırasında ve 16 Nisan’da yapılan Referandum öncesinde bu artışın daha görünür olduğunu belirtti. 

Kutuplaştırıcı dilden uzak, olumlu haber örnekleriyle sunumunu bitiren Ensari, ‘yeni bir dil’in nasıl kurulabileceğini tartışmaya açtı. Ensari ayrıca, proje bağlamında sadece yazılı basının izlendiğini tekrar hatırlatarak, sosyal medyada da benzer bir çalışma yapmanın gerekliliğine vurgu yaptı. Sosyal medyada nefret söylemlerinin daha hızlı ve tehlikeli bir şekilde yaygınlaştığına dikkat çeken Ensari, sosyal medyanın aynı zamanda karşı/alternatif söylemin üretilip dolaşıma sokulabileceği bir araç olduğunu da hatırlattı. Panel, izleyicilerin katılımıyla gerçekleşen soru-cevap bölümüyle sona erdi.